Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Tuesday, December 4, 2012

Kist-Hidatik

Annem arkadaşıma gidiyorum diye evden çıktı, bir daha kendisinden haber alamadım. Fazla yüklendim galiba kendisine. Normal bir hayat yaşamaya çalışmıştım sadece. İnsan gibi uyumak, sosyalleşmek, masadan kalkmadan yemek yiyebilmek, müzik dinlemek, kitap okumaktı suçum. Ben bunları yaparken çocuk bakmaktan insanlıktan çıkan annem evi terk etti. Nasıl oluyormuş anne? Zor di mi? Sen kaçarsan, ben kaçarsam kim bakacak bu bebeye anne? Ay nesi var tek çocuğun, şıp diye büyür rahat edersin diyordun hani? Şıp diye kaçtın?

Üç hafta krallar gibi yaşadıktan sonra evde ne yapılır ki. Tabii ki pişir, temizle, topla, yıka, uyut. Ben de bıktım bunları anlatmaktan ama durum tam da bu. Hava berbat. Yine hastalanmayalım diye evden çıkmıyoruz. Perişan olduk geçen sefer.

Brokoliden çıkan böceklerden bahsedeyim size. Bu gün kafayı onlara taktım. İki sefer kızın çorbasını çöpe attım. Defalarca yıkayıp, sirkeli suda beklettim yine çorbada hoop bir böcek. Bugün brokoli renginde kurt bile gördüm. Nasıl bir kamuflaj nasıl bir hayatta kalma direnci, o kadar yıkamaya ölmemiş hala kıvrılıyor. Yine çöp yine çöp!

Ben ameliyat oldum bu sebepten. Sebzelere dadanan böcekler karaciğerde yer etmiş. Kist-hidatik dedikleri karaciğer iltihaplanması yüzünden bıçak altına yattım.

Bak ameliyata giden yol nasıldı onu anlatayım sana. Bi gün kankayla geziyoruz. O zaman daha evliliğe ikna edememişim flört ediyoruz. Hafta sonu yemeğe gideceğiz. Yedik, çıktık, arabadayız. Ben kaşınmaya başladım. Ama öyle böyle değil. Koltuk altımdan iğneyi sokuyola ta ayak tabanıma kadar. Kaşı kaşı kaşı kaşı..

Arabadayız daha. Koltuk altım, ayak tabanım derken dudağıma sıçradı. Dudağıma dokunmamla pırt dedi şişti dudağım. Sonra kaşım kaşındı. Elimi bi attım pırt kaşım şişti. Akşam vakti, aynaya bakamıyorum. Ya yüzüme bir bak bişeyler oldu dedim. Ne oldu dedi. Valla kaşım gözüm mü şişti anlamadım, ışığı açıp bana bir bak dedim.

Arabayı kenara çekip durdu, ışığı açtı, beni gördü ve "sakın aynaya bakma, hemen hastaneye gidiyoruz" dedi!

Ne oldu lan bana? Ya ne oldu burnumda sümük mü var, gözümde çapak mı var ne oldu bana? Saatte binbeşyüz km hızla acile gidiyoruz bu arada.

Hastaneye bile yetişemedik, ben nasıl bi morardıysam kliniğe zor attı bu beni. İki iğne yiyince azıcık toparladım. İğnenin her türünden korkan bi tırsık olarak hemşire 'indir donunu' diyince orda bayılıp düşmüşüm. Beni kütle halinde yatırıp yapmışlar iğneyi.

Neyse sonrası alerji mi neymiş bu derken karaciğerde ceviz büyüklüğünde kisti buldular. Kendimi iki aya ameliyatta buldum. İlk ameliyatım ve epey ciddi. Karın bölgesinde tank savar mermisi yemiş kadar bir ameliyat izim mevcut.

Öyle işte.

Sebzenizi meyvenizi iyi yıkayın.

Evcil hayvanlarınızın aşısını, bakımını ihmal etmeyin.

Büyüklerinizi sayın, küçüklerinizi sevin.

Aferin.

2 comments:

  1. yaw bu iğne korkumuzu nasıl yenecez zoi?
    filmi aciip merak ettim.
    bu arada en temizi makarna haşla haşla koy bebenin önüne. bırak sebzeyi , çorbayı sağlıklı beslenmeyi. şaka bir yana nefret ederim ıspanak yıkamaktan, maydonoz, marul , gözlerimden şüpheye düşüyorum artık.
    geçen koca bahçeden gül kopardı (bana değil kızına) evde üç gün tırtıl beslemişiz haberimiz yok. en son yapraklar eksilince anladık. hergün masaya dökülen bokları da cabası.

    ReplyDelete
  2. Seni hergüne hem İg hem de burada takip ediyorum günlerdir canım ceke ceke ikiZlerimi anaya bırakarak pazara koştur koştur brokoli almaya gittim daha şimdi salatasını yaptım içeri girdim seni okudum ve iştah yerlerde....

    ReplyDelete

 
Designed by Beautifully Chaotic