Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Wednesday, February 27, 2013

Güncel 11

"Sebzeleri sebzeliğe koyuyorsun sonra orda çürüyüp gidiyor" diyor. Nereye koyayım? Eve saçayım ortadan otlanalım o zaman. Bi de "sebzeleri sebzeliğe yıkamadan koyma" var ki içimdeki psikopatı uyandırıyor. Ağzından bu cümle dökülürken ben onu kafamda çoktan öldürmüş oluyorum. Konuşuyor ama kafası yok mesela. Işın kılıcıyla almışım ben kelleyi, koymuşum tezgaha. Bıdı bıdı bıdı konuşuyor orda. Evet evet diyorum yıkayayım da koyayım. Ben tuvalete saatli giriyorum ama hıyarı dolaba yıkayıp koyayım evet.

Yazma bunları yazma, benim hakkımda yazma diyor. Malzemenin hasıyla evlenmişim, kendi türünün on numara beş yıldız adamısın nasıl yazmayayım. Bu eller taş olur yazmazsam. Yazacaksan da altına "kocam haklı" yaz diyo. Şuurumu kaybetmiş olmam lazım o lafı demem için. Adam bir duş alıyor arkadaş banyo akvaryum gibi. Kabinin içinde mi, dışında mı yıkanıyorsun kardeş? Arkasından banyo yapmak için suyu açmaya gerek yok. Yerdekileri maşrafayla dök kafana. Adamın temizlenmesi bile dağınık. Türünün hası işte.

Bebesi de yemekleri eliyle yiyor artık. Efenim bırakın çocuk döke saça yesin, ellerini kullansın, motor gelişimi için çok faydalı. Ama o ne saçmak o ne savurmak yani. Mama sandalyesinden beş metre öteye yumurta fırlatıyor. Sonra o yumurtaya basıp evi şöyle bi dolaştı mı sen asıl bendeki motor gelişimini gör.

Başka birşey yok. Günün yarısında güncel yazınca anca bu kadar.

Güzel bir gün olsun.

mobil hareketler
Location:Ev

Tuesday, February 5, 2013

Elalemin Bebesine Elleme

Marketteyim. Kız market arabasının ön gözünde oturuyor. Sağa sola sarkıyor elleyip, kırıp dökmek üzere. Onu kolluyorum, bir yandan alacak listesine bakıyorum. Kıyafetinden anladığım market görevlilerinden biri kızı oturduğu yerden alıp kucaklıyor, gel bakalım senle kasaya gidelim diye götürüyor kızı.

Arkadaşım ne oluyor alo? Öyle hop diye alıp götürülür mü çocuk? Pardon ne yapıyorsunuz diye sesleniyorum, bana bakmadan kızla konuşuyor "annesi sen alışverişini yap biz kasada seni bekliyoruz" Ney? Hanımefendi rica etsem çocuğumu verir misiniz diye kibar bir kaplan gibi atlıyorum. Aa annen seni bana vermiyor görüyor musun diye sitem ediyor kızıma bakarak. Kadın beni muhatap almıyor, tam bir hasta. Vıcık vıcık öptükten sonra bir zahmet iade etti çocuğu. Ay manyak!

Bi de daha iki aylıkken yolda görüp "ver yavrum kucağımda seveyim" diyen bi teyze vardı. Teyzeden kaçıracam diye karnıma geri sokuyordum çocuğu. Kadın haykırarak atladı üstüme "ver veeer onu bana" diye. Yol kesip bebe mıncıran çeteler var. Psikopatlar. Asansörde yakalayan flörtöz çiftler bi de. Ay ne tatlı Şaban şuna bak diyip ketçap kokulu elleriyle makas alanlar, yüz okşayıcılar. Elalemin çocuğunu niye elliyorsun arkadaşım?

Bu konuda zaman geçtikçe rahatlamak yerine geriliyorum arkadaş. Uzaktan sevmek, ay ne tatlı maşallah diyip bi gülücük atmak diye bir şey var. Hayatımda tanımadığım birinin bebesine koşup sarılmadım, öpmedim, ilgilenmedim bile. Ay ne şeker diyip gözümü çevirmem yarım salise almadı. Bundan mütevellit olsa gerek şimdi milletin bebesini mıncıranlara kılım. Hele ki izinsiz. Hele ki fazla samimi yaklaşımlar. Ay bi kucağıma alayım çok şeker! Yok ya? Bu ne samimiyet? Tövbe tövbe.

Ne yapıyoruz arkadaşlar? Uzaktan seviyoruz. Anne hassasiyeti ve bebek/çocuk sağlığına önem veriyoruz. Durduk yere sapık damgasını yemenize gerek yok. Ha şunu da mutlaka ekleyeyim; çocuğunuz olunca anlarsınız.


mobil hareketler
Location:Ev

Friday, February 1, 2013

Büyümek ve Zaman Hikayeleri

"Ay şekerim çok çabuk büyüyorlar tadını çıkart" diyenler haklı. Hakikaten büyüdü de paçama yapışmaya başladı bile. Gülüyor, yürüyor, neredeyse anne diyecek. Doğduğunda giydiği ilk tulumu bir karış kaldı yanında. İlk çorapları ayağına olmuyor, ilkler küçüldü.

Bilim insanları brokoli yiyip mekik çekmeden uzun yaşamanın bi yolunu bulsunlar artık. Bi hap olsun içelim, hücreler tazelensin mesela. İlkokulda meltem diye bir kız vardı sınıfta. Nasıl narin, kibar küçük bir hamfendi. Saçlarını iki yandan örer, kırmızı kurdele takardı. Örnek öğrenci! O teneffüste özenle kalemlerinin ucunu açarken, ben kalemle sıraya adımı kazırdım. Eminim şimdi bir ingiliz kontuyla evlenip düşes olmuştur.

Orta okulda pelin vardı. Çıtı pıtı, ince kemikli ve hep bu tip kızlara özgü bi narinlik hatta yanaklarında çiller falan. O teneffüste etekleri uçuşarak şarkılar söylerken, ben kantinde sucuklu tost sıramı kapan çocuğun kafasına pabuç fırlatır disipline giderdim. Pelin de şimdi bi holding sahibiyle evlenmiş, sol kolunda fino köpeği ve şoförü ile altın günlerine gidiyordur.

Üniversitede okulun en yakışıklısını kapıp evlenme hadisem ortada. Sırf bu son şansım adamı kaçırmayayım diye meltem ile pelini içimde harmanlayıp, ortaya çıkan mutant ile hayatıma devam ediyorum. Bebe yapana kadar iyiydi de bebeden sonra hormonlar ilkokul evresine geri dönünce blog yazmak durumunda kaldım.

Yaz kızım Osman! Geçen çamaşır asıyorum, kafamdan da kendimle konuşup duruyorum "bu çorabı, bu donu kaçıncı yıkayışım bunun sonu yok, kürek mahkumu gibi çek-a-çek" diye. Arkamdan okulun yakışıklısı gelip böh demez mi! Ayy diye hopladım tabi. Benim korkmam gerekirken adamın yüzü bembeyaz oldu. Bi süre baktık birbirimize öyle şaşkın. Ne oldu dedim? Aynı bir kız gibi kibarca ayy demişim korkmuş! Beklentileri öyle hayvani ki. Terliği kafasına fırlatıp küfür etmemi bekledi.

Başa dönecek olursak; evet çok çabuk büyüyorlar, büyüyoruz. Bir, iki, üç derken bi bakıyorsun senin şimdiki yaşına gelmiş bile. Zaman hem eğlenceli, hem hızlı, hem korkutucu bazen de fazlasıyla yavaş. Ve zaman çok değişken.

Zaman çok acayip bebeğim.

Büyümek çok acayip..

E haydi o zaman gelip geçen zamana içelim. Müzikkkaaa..

mobil hareketler
Location:Ev
 
Designed by Beautifully Chaotic