Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Tuesday, August 27, 2013

Tadilattayız!

Anneme geldik. Nispeten iyi vakit geçireceğim, dinlenip hatta eğleneceğim bile. İlk gün yorgunluk, yerleşme, sıkıntı. İkinci gün güzel bir uyku sonrası rahatlama. Üçüncü gün annemin ağrıyan dizinin üstüne düşmesi ve hastane yolları. Sağolsunlar babamla her sene bir kez totolarının ya da dizlerinin üstüne düşerler. Genel kontrol yapılması için bahane gibi bir şey. Zamanlaması pek iyi olmadı.

Annem düşerken çocuksuz bodrum tatili hayalimide yere düşürdü. İki, üç haftaya eski haline dönecek inşallah ama o zaman da benim tatilim bitmiş, eve dönüyor olacağım. Sağlık olsun tabi. Görünmez kazalar, ev kazaları falan filan. Sağlık olsun.

Bu yaz da geçen yaz olduğu gibi valize boşuna havlu, bikini koymuşum. Topuklu pabuç almayı bırakalıda epey oldu. Makyaj malzemesi ve parfüm almayı da bıraktığım zaman artık gidip gerekli ameliyatları olup çocuğumun babası olurum.

Yoo dostum yoo. Daha vazgeçmediğim şeyler var. Eskiden olduğu gibi alışveriş sonrası akşama kadar kuaförde vakit geçirip elbise ve topuklularla yemeğe çıkacağım. İndirimdeki o çanta benim olaca diye hırs yapacağım. Bu yaz neler moda diye dergi karıştırıp işaretlediğim parçaların peşine düşeceğim vs vs. Hayır hayır henüz vazgeçmedim!

İlişkiler de düzene girecek zamanla. Şöyle örnek vereyim; günlerini keyifle geçiren aşık çiftimiz evlerinde akşam yemeği yer, masa toplanır, kız makinayı özenle yerleştirir (acınası bir örnek olabilir belki ama oku önce), adam da elinde alakasız bir tabağı alıp özenle dizilmiş makinaya pat diye koyar. 'Ya kıvanç ya' (tatlıtuğ tabii ki) 'Ne oldu aşkım', 'Ya görmüyor musun aşkım bi düzen var burda yaa!', 'Ah bebeğim, ah yavru kedim, ah mızmızım benim derdine bak, gel bi öpeyim barışalım', 'yaa ben miyim onlar kikiki hadi gel öp o zaman' diye devam edip öpüşe koklaşa bitirilen bir mevzunun bizim evde oynanan hali şu; artık evde ne piştiyse daha tencerenin altı kapanır kapanmaz tabağa konup üfleyerek yenir. Acelemiz olduğundan değil, masaya oturup yemek yenecekse sohbet lazım. Ne gerek var?

Efenim günün anlam ve önemi blogumun bir yaşına girmesi. Yazdık, güldük bu günlere geldik. Kâh uydurma kâh gerçek olayları bir araya getirip zaman zaman evde yazdıklarımdan dolayı kavgalar ederek, zaman zaman karşılıklı gülerek, eğlenerek koskoca 12 ay geçmiş gitmiş.

İç seslerim, hayal dünyam, olaylara bakış açım, gözlemlerim ve çevremdeki insanlarla hayat bana gerçekten komik. Ama dokunsan ağlarım o ayrı. Yakın çevreme sorsan sinirli, tahammülsüz, sürekli söylenen, çekilmez biriyim. Kocama hiç mikrofon uzatmıyoruz. Zoiyle yaşamak diye bi kitap çıkartmayı düşünüyor.

Diyorum ki koca bir yıl hiç bir yenilik yapmadan, kendimi tekrarlaya tekrarlaya yazdım. Kendimden sıkıldım. Daha farklı şeyler aklıma gelene kadar mola. Şablondan bile sıkıldım. Yeni ve daha eğlenceli hikayelerle tekrar yayında olacağım. Beni bekleyin anacım..

Teşekkürler.

mobil hareketler
Location:Özbek

Wednesday, August 14, 2013

Tatil Öncesi

İzmir'den geldim geleli evi düzene sokamadım. Kız oyalansın diye aldığım çıkartmalar heryerde. Donumdan kırmızı zürafa çıktı. Koltuk, kanepe, perde, fayans artık nereye baksan mavi fil, sarı kelebek, yeşil aslan. Ne renkleri öğrendiği var ne hayvanları. Hepsi düt düt. Fil bu kızım, neymiş söyle "düt düt". Tırtıl kızım bu tırtıl hadi söyle "düt düt". Tavşan bu tavşan "düt düt".

Geçen seğmenler parkına gittik. Millet bebesini, köpeğini almış gelmiş. Karşımızda bir kız topluluğu, güzellerde. Bizim bey olayı kaçırmadı tabi "kızı verde azıcık gezdireyim" diye zıpladı yanlarına. Daha örtüyü serip oturmadan gitti. Kızlarda aman ne tatlı ne şeker diye etekleri uçuşarak bizimkine geliyorlar. Fotoğraf çekenler, kucağına alanlar, bizim gurur dolu babaya "aiiyy baba olmak için çok gençsiniz" diye makas alanlar falan.

Ailece parkta romantik birkaç dakika geçiririz diye geldik hale bak. Kızlar arada acıyarak bana bakıyorlar. Bozuntuya vermiyorum, güneş gözlüğü arkasından işte bu süper ailenin mimarı benim selam kızlar diye kafa sallıyorum. Aiiy aynı babası yiaaa diye yakışıklı kaslı kocama göz süzüyorlar.

Evet evet alın götürün beğendiyseniz. Ben de aynı sizin gibiydim. Ay dövmesi bile var çok asi ya çok şeker diye diye al işte şimdi parkta bebesini uyutacak gölge yer arıyorum. Alın hayrını görün. Kaslı, dövmeli. Öyle yani hiç zçmıyor bu adam. Hep o parkta köpeğinizi seven kaslı, yakışıklı adam o hep evet evet.

Yarın evi böylece bırakıp gidiyorum. Valiz bol. Daha önce hep koca koca arabalarla gittiğimiz için sorun yoktu. Uçakla gidiyoruz ya adam panikte. 1 aylık valiz, kolay mı çocukla gitmek. Herşeyi bir valize koy diyo. Oldu gülüm, oldu anam, oldu parkın kaslı, dövmeli yakışıklısı.

İki günlük sevgili olsak "tabi hayatım ben ayarlarım biletleri, valizler sorun değil, sırtına yastık bile koyarım" olacak olay "bu kadar eşyayı kim taşıyacak, katır mıyım ben?  Oha"

Evlenin o parklardaki yakışıklılarla. Acayip süper oluyor valla. Bekarlığa veda partisi çal çal oyna, kına gecesi gül eğlen, düğün, dernek oh çakkıdı çakkıdı derken hepsi bitince göreceğim sizi.

Maroon5 dinleyelim bari.

En sevdiğim

mobil hareketler
Location:Ev
 
Designed by Beautifully Chaotic