Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Thursday, November 29, 2012

Güle Güle Kakalar

Böyle kitap mı olur la? Para verip alacaz mı şimcik bunları. Allam nassı bi dünyaya düştüm lan ben. İyi günner bay bay bezim ve güle güle kakalar alıcaktım ben. Evet hala bok temizliyorum. Bebe eşek kadar oldu hala altına sıçıyo. Evet bu kitapları almak zorunda olan gerzekalı benim. Babası mı? O diyo ki boşver diyo yapsın noolacak diyo eline mi yapışacak sanki diyo. Öyle diyo ama boklu bezi görünce de abawww diye bağırarak kaçıyo. Evde bokun ustası benim. Zaten evin master boku da benim. O kitapları da okuyup masterz bok degreemi en yükseğe taşımayı istiyorum. Güle güle kakalar, hoşgeldiniz huniler..

Bebeye kitap okuyorum, hepsinin ucu ya yırtık ya ısırık. Kitapların ortası da safi salya. Dadadadadada tüm gün salya ile geziyoruz. Yaka önlüğü, ağız bezi, peçete hikaye. Göbeene kadar ıslak geziyo ağşama kadar. Kaç üst değişiyoz hiç sorma. Yediği ağzında yemediği üstünde, koltuklarda, yerde. Nefes alacak vakit yok. Yedir, temizle, değiş, oyna, uyut, temzile, kaldır, temizle, yedir, temizle, değiş, oyna, uyut, temizle. Böyle hayat mı olur lan. Yapmayın argadaşım, yakmayın kendinizi!. Bak uyarmadı demeyin olm..

Dışarı çıkınca da değişen bişii yok. Test ettim onaylıyorum. Zaten çıktım, çıkacam diyene kadar akşam oluyor. İlla erken olsun dersen yataktan kalktığın gibi saçlar keçe, götünde yırtık pijama, yüzünü bile yıkamadan bebeyi hazırlayıp çıkarsın. Millet zengin bi ailenin bebesini gezdiren zavallı bakıcı sanar seni. Ya da adam gibi hem kendime bakacam hem bebeyi hazırlayacam dersen akşam üstü 4ü bulur çıkman. Heaa bir de bakıcıları olanlar var. Hayat onlara güzel. Allaan şanslı hırboları. Şukufe hağnım siz bebeyle ilgilenin ben argadaşlarlan gezmeye gidicem diyip verir bebeyi, artiz gibi gider gezmesine. En kıl olduğum insan kısmısı. Ben de bi bakıcı tutana kadar allah hepinizin dü dü düüüüüt.... Neyseaa arada sevdiklerim olmasa bitirirdim bu cümlenin sonunu raat raat..

Ben de bebektim ama altıma sıçmıyodum mesela. Annem hep der çok temizdin, çok uyurdun, ne versem yerdin diye. Ağlayayım da sesim duyulsun diye türlü eziyetlere maruz bırakırlarmış. Aç bırakma, cimcik atma gibi. Yani öyle durduk yere de vızıltı yapmazmışım. Biraz büyüyünce de hayali arkadaşlarımla evcilik oynar, evde tehlikeli bişiiler bulurum diye keşfe çıkmazmışım. O abimi benden önce peydahlamayalardı bildiğin derviş hayatı yaşarmışım.

Abime hamileyken evde huzursuz bir ortam varmış. Annemin kaynanası şu türk filmlerindeki kötü kadın karakterinin bir kaç milyonla çarpılmış hali. Şimdilerde eziyet ettiği kişilere muhtaç yaşaması da nefis bir ironi-karma ne dersen. Koy götüne diyor ve devam ediyoruz. Huzursuz ortamda hamilelik, sağlıklı beslenememe, stres ve sıkıntı abime olduğu gibi yansıyınca ortaya sürekli ağlayan, emmeyen, yemeyen, durmayan, susmayan bi bebek çıkmış. Bir yaşına kadar da aynı ortamda yaşamaya maruz kalınca bebe iyice fıttırmış.

Bana hamileyken anasının dizinin dibinde, yediği önünde yemediği ardında, kırlarda keyifle koşarak, karnını okşayıp hayaller kurarak geçmiş zaman. İkimiz de öyle raatmışız ki kadına bir tepik bile atmamışım lan. O da korkmuş öldüm sanmış. Doğuracağı o kutsal gün (ben douyom lan) abimi parka götürmüş, salıncakta sallıyormuş. Suyunun geldiğini hissetmiş. Hadi oğlum eve gidelim demiş. Bu bebe de gitmeyecem diye tutturmuş. Yazık orda dooracakmış kadın beni az kaldı. Neyse kulaanı büktüğü gibi önce eve sonra hastaneye. Akşam ezanıyla hayata gözlerimi açmışım. Öyle muhterem bir bebek yağne..

Diyeceğim o ki eğer bizim kızda benim gibi sakin, raat, uyumlu olmazsa suçlusu babasıdır. Şimdilik idare eder emme bu kitapları görünce hafiften irkildim. Güle güle kakalar kitabının içinde ne yazıyo lan? Niye böyle kitaplar yazıyon hacı? Babanem abime bi daha yataana işersen götünü yakarım demiş olay çözülmüş. Hiç totoş falanda deel bebe aslan gibi delüanlı oldu. Yemeeni yemezsen dilini yakarım, yataana işersen götünü yakarım, anana bağırırsan taş olursun, babana el kaldırırsan şeytan çarpar falan. Böyle etkili yöntemlerle büyüyüp bay bay bezimi görünce tuaf oldum..

Beni de 8 aylıktan çişe tutmaya başlamışlar, yaşımda bezimi atmışlar. Korkutmaya da gerek kalmamış. Bokuma bakıp el sallamamışım yani. Hayırlısı bakalım. Nerde o eski zamanlar di mi amma. Dayadılar bize eleviti, bebeler karnımızda da kucaamızda da duramaz oldu. Bakalım bizi nassı maceralar bekliyo. Haydi şimdi herkes bebesinin boklu bezini değişsin, ellerini yıkasın ve güzel bi kaave koysun kedine. Ben de sana bi şarkı patlatiim (filmini izlemediysen büyük tavsiyedir) -- blue velvet


mobil hareketler
Location:Ev

Tuesday, November 20, 2012

O Gece Bu Gece

Annem geldiğinden beri hayat bana güzel. Hastalıkları da atlattık. Cumartesi önce güzel bir  kız toplaşması, arkasından da ufak çaplı alemlere akış yaptık. Bir ankara klasiği olan kıtır turlarından sonra yirmi yaşındaki gençler nereye takılıyor diye takip ettik bir kaçını. Puhu diye bi üst kat diskosunda bulduk kendimizi.

İlk başlarda çok karanlık ya burası, bu ne gürültülü müzik, bu ne kılıksız tipler, aman tuvalete girmeyin kolera olursunuz dedik sonrasında içkileri üçer beşer yuvarlayınca dans pistinin ortasında az kaldı timsah yürüyüşü yapacaktık. Ne demişler; sıkıcı mekan yoktur, az votka vardır.

Oradan çıktık. Arabesk ruhumu zaptedemedim eller havaya yapalım diye bilmediğim bi yere daldım. İçeriye kibariye ile karışık yıldız tilbe bombası atmışlar sanki. Tilililili diye dilini ağzında titreten bacılar topluluğu ortada mendil sallıyor. Kanka zaten hiç girmedi. Ben girerken de arkamdan "gir allan cezası boşayacam seni bu yüzden" dedi. İçeride yaklaşık 2 dakika kaldım kafam açıldı. O kadar içtiğim alkol yanık külotlu çorap kokusu koklamaktan uçtu gitti. Kendimi dışarı zor attım.

Taksiye atladık kızılaya gidiyoz dediler. Ne kızılayı ya iyice b*kunu çıkardık derken hoop pasaj diye bir yerde bulduk kendimizi. O kadar eğlendim ki pasajda tekrar gideceğim günü iple çekiyorum. Hatta yarın flört konseri var. Gidip şu ve şu şarkılarını zıplayarak söylemek isterim.

Sonra yine bir ankara klasiği aspava ile geceyi bitirdik. Valla kim hadi evlere dağılalım dedi bilmiyorum. Yoksa yemeğimi yiyip bir kaç kapı daha yapabilirdim. Gerçi gidilecek yer de kalmadı ankara'da. İyi ki yirmili yaşlarımız şehrin nispeten hareketli zamanlarına denk gelmiş.

Çocuktan sonra en çok eğlendiğim gece, o gece bu geceymiş.

mobil hareketler
Location:Ev

Saturday, November 17, 2012

Anılarla Yaşıyorum

Kahraman bir zoi vardı küçükken. Daha önce demiştim bankada staj yaparken bankodaydım. O zamanlar tasarruf bölümü diyolardı. Para yatırıp çekmek isteyenler, banka kartını işletmek isteyenlere hizmet veriyorduk. Stajdan üç beş kuruş para veriyorlardı. Pizerria diye bi yer vardı meşrutiyet caddesinin girişinde. Orada iki bira parasına staj.

Ankara'nın köylerinden staja gelenler için büyük paraydı. Köy derken gerçekten köy. Kızılaydaki bankaya gelmek için geceden yola çıkıp 5 araç değiştirerek sabah mesaiye yetişenler vardı. Aynı gün kuruşu kuruşuna çekerlerdi staj parasını.

Bir gün yine mesainin son saatleri, şefler her zamanki gibi erken çıktı. Para çekmek istesen şefin imzası lazım. Bu arkadaşlardan birinin akşam eve gidecek parası yok, bizde de para yok, ama hesabında da tam dolmuş parası var, ama şef yok, imza lazım. Gözler bende. Kardeşim yolda mı kalsın diye attık imzayı, çektik parayı. Ertesi gün müdür ve şef ellerinde -sahte- imza olan dekontla tekmeyi bastılar tabi. Neyse o kız akşam vakti evine sağ salim, kimseye muhtaç olmadan gitti ya. Kahraman zoi.

Yine aynı dönem. Stajda adını hatırlamadığım bir kız. Aydınlıkevler ticaret lisesinden geliyor bankaya. Adamın biri buna musallat olmuş, bi şekilde korkutup illa kendisiyle buluşmaya zorluyor. Geldi bana anlattı, zoi çok korkuyorum kurtar beni. Hemen adamı ara jeton burgerde buluşma ayarla bende gelicem, beraber gidicez dedim. Korktu falan ama bana güveniyor. Ben de kendime güveniyorum. Ne güzeldi o zamanlar kendine güvenmek.

Neyse saatinde gittim jetona. Üst kata çıktım, adamla bu karşılıklı oturuyor. Topuklarımı zınk zınk vura vura gittim yanlarına küt diye oturdum. Adam dediğim de adam harbiden. Ben 15, adam 45 yaşında. Ne yapıyorsunuz siz diye lök girdim konuşmaya. Bana bak benim babam polis, aşağıda seni bekliyor, bu kızı bir daha arar, rahatsız edersen çankaya karakolundan cansız bedenin çıkar dedim. Adrenalin tavan yapmış, elim ayağım titriyor bunları söylerken. Fazlasıyla inandırıcı ve korkutucu bir havam var. Neyse adam elinizi eteğinizi öpeyim yapmayın diyerek olay mahalini terk etti. Bir daha da hiç aramamış arkadaşı. Kız arkamdan nasıl dua ettiyse öyle şahane bir hayatım var işte.

Daha küçüğüm. Kar yağıyor. Evde ders yapıyorum. Abim dışarıda arkadaşlarıyla. Abimden iriceyim. Altın çağımı yaşıyorum. Her akşam yatmadan iki posta zevkine dövüyorum bunu falan. Neyse arkadaşlarından dayak yemiş geldi eve. Kapıyı açtım baktım ağız göz yamulmuş bunun. Ne oldu sana? Semih dövdü! Vay o semihin ben diye giydim gocuğu, apartmanın girişinde bi yakalarsın bebeyi, sen benim abimi nasıl döversin diye buna bi dalarsın. Eve elimde semihin yolunmuş sarı saçları ve kanlı tişörtüyle dönüp, bi daha mahallede benden izinsiz kavga etmeyecen demedim mi diye bi temiz de bizimkine daldım. Valla tam altın çağımmış. O karate kursu apartmanın tam altına açılmayaydı en az iki sene daha hayat bana güzeldi. Kursta buna ne öğrettilerse ağzımı burnumu dağıttı bebe..

Yine ticaret lisesi. Okulda bizim gruba gıcık kızlar var. Bir kaşık suda boğacaklar. Ulan alın okulun tüm erkekleri sizin olsun. Tüm sıddıklar, davutlar, arifler, süleymanlar sizin olsun, ben sessiz sedasız mezun olayım başka birşey istemiyorum! Yok illa çizecekler beni. Bildiğin zenci mahallesi. Her sabah besmeleyle giriyorum okula.

Bi tane arkadaşım var, onunla okulu kırıp yakınlarda bi parka gittik. Aha bi baktım bu çingeneler toplaşmış peşimizden parka gelmiş. Dövecekler bizi. Tamam dedim tüm okul hayatımı, istikbalimi ve salon çizgimi burada bırakıp saç saça girişelim bitsin bu işkence! Daha bunlar yaklaşmadan ben yürüdüm üstlerine. Kardeş sizin derdiniz ne? diye elimi kolumu sallaya sallaya daldım mevzuya. Beklemiyorlardı, hık mık kaldılar. Baktım bunlarda sert yok, yerde bi cam parçası gördüm aldım, bunlara bi sallarsın "lan bana bakın bi daha sizi peşimde görmeyeyim deşerim" diye park boyu kovaladım. Sonra ne mi oldu? Sonra her teneffüs kantinden tost ve çay aldılar bana. Daha sonrasında da beni çok sevdiklerini söylemeye başladılar. Ya sevilmeyecek insan mıyım allasen.

Bir anılarla kahraman zoi programının sonuna geldik sayın seyirciler.

Hayırlı akşamlar.

mobil hareketler
Location:Ev

Wednesday, November 14, 2012

Güncel 7

Kış ortamına uyum sağladık grip olduk. Bebeksel sıçboklu durumlarımıza bir de salya sümük eklendi tam olduk. Burnumu her sümkürüşümde bebe korkudan ağlıyor. Mikroplara teslim olduk. Soğan kes koy dediler odalara. Her odaya beşer kilo kestim koydum. Nefes aldıkça içli içli türkü söyleyesim geliyor. Böyle dizlerimi kırarak kapıya oturup, elimi kulağama dayayıp fırat türküsünü söyleyesim var.

Pazar günü annem geldi. Pazartesi sabahtan evden bir kaçtım akşama kadar dönmedim. Gezdim, tozdum, yedim, içtim, içtim, içtim. Daha geri dönmezdim de bebenin bezinin bitmesine denk geldik. Şaşardım zaten maması ya da bezi tam o gün bitmese. İlla ayağıma çelme takacak sıpa. Ertesi gün baş ağrısı, burun akıntısı derken bu gün bütün eklem yerlerim zonkluyor. Evde mendil de yok. Koskoca kraliyet hokkası burnum kağıt havluyla silmekten davul tokmağına döndü. Annemin de gelmesiyle evde romantik havalar esmesi gerekirken bu soğan kokusuyla hepimiz birbirimizden iyice tiksinir olduk.

Güya bu gün de çıkacaktık, sinema, yemek ve konser yapacaktık. Hazır ayağımız alışmışken devirecektik şişeleri. Senin neyine zoi desene. Senin neyine felekten bir gün. Kafanı gömecen boklu beze, sidiği damardan yiyecen ki aklın başına gelsin. Bi kere lojistiğini bile ayarlayamamışsın daha. Senin sorunun göstere göstere yapman. Hamilelik, annelik ayağına nassı bi çevreye girdiysek o çevrede böyle göstere göstere eğlenince mutlaka bir terslik oluyor. Evet evet sen. Benden mi bahsediyor diyen. Evet sana diyom. Gözün çıksın gözün.

Annemde bir hafta için geldiğini sanıyor yanıma. Arkadaşları ile gezi planı yapmış. Yanıma da fazla kıyafet almadım falan bahaneleriyle bir an önce dönme çabasında. Ya daha dün geldin. Yok öyle hemen arkadaşlarım çağırıyor, kocamın yemeği biter, zeytinim ağaçta kalır, köpeğin traşı gelir şeysi. Yemezler cicim. Yılbaşına kadar burdasın. Doğur ben bakarım diyordun ya hani, hah oturup bakacan sıpana. "Ay ben sizi ikiz gibi büyüttüm, doğan büyüyor bir zorluğu yok" diye verdi gazı verdi gazı. Şimdi dizim ağrıyor, belim tutmuyor, arkadaşım çağırıyor. O dizin ağrımayacak, belin dimdik duracak, arkadaşların da çağırmayacak cnm yha!

Kankası ile arayı düzeltti, anası geldi diye blog patladı sanmayın diye yazıyorum ona göre. Yakında ay vallahi size süper bi haberim var ay ben hamileyim dersem şaşırmayın. Yok artık di mi. Ne demiş ünlü besteci Kayahan; Bir yemin ettim ki dönemem.

Koskoca jack daniels şişesi yanımda ağlıyor. Hastalıktan mütevellit çerez ve limonlu su takılıyorum bu akşam. Annem de sarımsaklı tarhana çorbası yapmış. Evdeki soğan kokusundan sonra çorbayı da içtik tam olduk. Ev tam bri karantina.

Hadi bize geçmiş olsun.

mobil hareketler
Location:Ev

Thursday, November 8, 2012

Güncel 6

Dün nasıl yorgundum anlatamam. Gece bebeye uyanmamışım bile. Artık açlıktan ağladı mı, zırladı mı bilmiyorum. Sekiz buçuğa kadar fosur fosur uyudum. Odaya dolmuş keskin bi b*k kokusuyla uyandım. Gece beslemesini yapmadığımdan mı nedir, bebe tüm gün sakindi. Bol bol uyudu. Ben de işimi gücümü yaptım, aynaya baktım, kırmızı rujumu sürdüm, kepeklenmiş yoluk saçlarımı taradım, iki fıs parfümümü sıktım, kusmuklu, sıçboklu kostümümü çıkarıp temiz bi tayyör giydim. Şansa bak ki on gün önce falan banyo yapmıştım. Üstüne bu bakım iyi geldi.

Banyo dedim de. Milletin herifi "lan karı evden kaçacak, canına tak etti" diye korkar ya, bizim ki ben banyoya giricem diye korkuyo. Öyle bi pisim ki girsem beş saat çıkmayacam belli yani. Adam ben banyoya girerken "çıkacan di mi" diyor. Geçenlerde sabahtan başlayan koşuşturma esnasında aynada kendimle karşılaştım korktum. O ney la? Deli gibi bir halim var. Erkek olsam sabah benim gibi biri kalkıp günaydın kocacım dese "ne kocası osman abi bi sktir git çay koy" derim. Şu banyo, bakım işini 4-5 günde bire indirmem lazım.

Dünden beri bizim herif bi acaip. Yüzü gülüyo, kavgadan, şiddetten uzak duruyo, bebeyle uzun uzun oyun oynuyo, işin varsa sen git, ben kızla ilgilenirim diyo. Sabah omletimi yaptı, öğlen kıza yaptığım çorbayı içti, çok beğendi, bana teşekkür etti. Çorba harikaydı teşekkür ederim dedi. Ne diyeceğimi şaşırdım. Öyle mal mal baktım adama. Beğendiysen çık şimdi yukarı çamaşır askısından donunu, çorabını topla adamı hasta etme gerizekalı manyak herif diye çemkirecekken ağzımdan "ben de seni çok seviyorum aşkım" çıktı. Öyle yani.

Akşam da balık yedik ayptır söylemesi. Gerçi nesi ayıp balık yedik işte. Ben de isterim gücümüz yetsin her öğün kalkan ızgara yiyelim ama işte. Kalkan niyetine palamut yedik. Adam hazırladı, salata yaptı, süsledi püsledi tabağı. Yemek hazır dedi, bebeyi koydu park yatağa. Fenerin maçına baka baka yedik.

Yavaş yavaş hayat normale dönüyor diyebiliriz. Gerçi bir gün böyle geçti diye ümitlenmemek lazım. Erkek milleti bu. Allah bilir ne b*klar yedide evde sırıtık sırıtık geziyor.

Ben de kendimi hobilerime verdim. Fotolar, albümler, parti hazırlıkları, canki cörnıl olayları falan. Valla eskidende yapardım pek keyif alırdım. Kes yapıştır, süsle püsle, katla bir dolu ıvır zıvır. Nasıl eskici, nasıl çöpçüyüm bilemezsin. Hepsini yıktım masanın üstüne eğlenceli birşeyler yapacağım.
Bir de 3D puzzle geldi başıma. Newyorktaki the chrysler binasını inşa edecem eve.

Şimdi de fındığımı fıstığımı aldım bira içiyorum.

Adam yattı, bebe uyuyor ama telsizden garip sesler geliyor. Her an annöö diye bağırabilir. O yüzden şimdi kapatmam lazım, ben seni sonra ararım.

Öptüm by.

mobil hareketler
Location:Ev

Tuesday, November 6, 2012

Ah Zoi Vah Zoi

Göz kapaklarımda bir fil oturuyor hacı. Sana o filin oturduğu yerden sesleniyorum. Öyle feci halim. Bebe uyumadı, babası ilgilenmedi, paçama yapışık gezdik tüm gün. Ne yazayım? Valla hayat çok nefis, günler bebeyle su gibi akıyor, böyle yüzüme bakıp bi gülüyor. Bunu mu duymak istiyorsun evlenip doğurmak için. Hala mı heveslisin? Vay anasını sayın seyirciler..

Adımız çıkmış "bebe soğutan", "evlilik ürküten" insana. Ben bir alternatifim. Kocasından memnun, bebeyi iyi ki yaptık evimiz şenlendi diyen zilyon tane blog bulabilirsin. Ben seni tutmayayım. Oku, evlen, doğur, inşallah çok mutlu ol.

Hele ki bugün. Abov bebe ne sustu ne uyudu. Anniaa anniaa diye inim inim inledi. Lan burdayım işte diyorum yok. Boynuma sarılıp ısırıyor bir de. Ne kafa kaldı ne göz ne omuz. Şarkı söyleyen bir kitap almıştım. Ondan da korkmasın mı! Lan b*kum kadar bebesin şarkı söyleyen kitaptan niye korkuyorsun? Hamileyken karnımda dinlettiğim tüm klasik müzikler yalan oldu.

Kafamın sol tarafını tutarak yazıyorum şu an. Soldan felci aldım. Sağ tarafla kalan ömrüme devam. Allahtan sağ elimle bira şişesini daha rahat tutuyorum. Yoksa bitmiştim. Annemi aradım hemen. Sesimi duyunca ne oldu uyuyor musun dedi. Ha evet uyuyordum, uyandım ne yapayım dedim, bi şampanya açtım, fransız ekmeğine havyar sürerken aklıma sen geldin anne.

Yorgunluktan ölüyorum anneaaa koş gel. Ama yavrum annelik sabır ister zart zurt derken ben salya sümük bir ağlamaya başla. Kadın telaşla tamam tamam geliyorum dedi. Epey söylendim, en az iki güne gelip bir hafta bizde kalırsa değmeyin keyfime.

Bak yazarken bile başımın ağrısı geçti.

Hadi hep beraber bi şerefe yapalım o zaman.

Off radyoda çalan şarkıya bak gece gece ne iyi gider..

mobil hareketler

Thursday, November 1, 2012

Hemşire ve Diğer Olaylar

Sağlık ocağından arayan hemşire ile diyaloğumuz;

hemş - zoi hanım ekrandaki sayfanızı doldurmam lazım bir kaç soru soracağıdım..
zp - buyrün
hemş - bebenin boyu, kilosu, zart, zurt, kansızlık durumunuz, ıvır, kıvır?
zp - şu, bu, şi, bu, şibu mi..
hemş - bir de korunuyor musunuz acebağ?
zp - nöeey?
hemş - şu andaki korunma yönteminiz?
zp - öyle bi durumumuz yok!?
hemş - nası yani?
zp - kankayız biz..
hemş - ne yazayım ben buraya?
zp - yatakları ayırmışlar yaz!
hemş - korunmuyorlar yazıyorum.
zp - zaten gerek yok!
hemş - o zaman ikinci çocuk düşünüyorsunuz?
zp - bu şartlar altında zor.
hemş - vitamin kullanın..
zp - ne içün?
hemş - hormonel..
zp - zorunda mıyım?
hemş - yok!
zp - o zaman iyi günner..

Ve böylece devletin ekranına "korunmuyorlar ve ikinci çocuk istiyorlar" diye not düşüldü. Devlet bi açsında bundan önce neler yazmışım asıl o ekrana baksın. Hemşireyle yatak muhabbeti yaptık ya la.

Kanka da devlet yatağımıza kadar girdi diye dalga geçti. Ne açıklama yapıyorsun diye kızdı. Neyi açıklamışım ya? Öyle bi durum yok dedim ben. Şeyin şeyini şey etmiyoruz demedim. Gayet üstü kapalı konuştum. Yurdum hemşiresinin aklı zehir gibi. Hemen çözdü olayı ben ne yapayım..

Canavar yapma olayından hevesim geçti hacı. Çizdiğim, kestiğim kumaşlar öyle bana bakıyor. Akşamları film izlemeye başladım. Gerçi 8 ayda film, sinema camiasında hiç bir değişiklik olmamış. Hala inandırıcılıktan yoksun bilim kurgular, acıklı ya da romantik saçmalıklar ya da kusunç komedi filmleri.

Bi şu ejderha dövmeli kızı izledim gaza geldim. Dövme yaptırayım, ne bileyim burnuma öküz gibi halka takayım, deri pantolon giyip motora atlayayım, bardak bardak viski içeyim, kaskı çıkartıp bi cuara yakayım falan diye düşündüm. Ama işte gaza geliyorum sonra oturup bebenin b*kunu temizleyip kuru fasulye pişirirken yatak topluyorum falan ya. Olmuyor. Olamıyor.

Koskoca 10 ay nası geçti ya? Sene bitiyor hacı uyan uyan. Geçen sene bu zamanlar koca göbeğimle ay bi doğsa da sevsek diye rahat rahat dolaşıyorduk. Gerçi karpantünel sendromu olmuştum hamilelikte. Elimin sancısı ve uyuşukluğu canıma yettiydi.

Bi de bin hamileden birinde olan horlama sendromuna yakalanmıştım. Adam beni doktora şikayet etmişti. Doktor bey gece uyuyamıyorum çok horluyor diye. Karnımda bebe, g*tüm başım şişmiş, ellerim uyuşmuş, dizlerim beni tartmıyor!! Adamın derdi uyuyamamak. Horlaya horlaya uyudum oh canıma değsin. Zaten o günden beri ölümüne kankayız..

Başka başka. Bebenin burnu tıkalı. Dün akşam epey sıkıntılıydı. Dönüp durdu yatakta. İki gündür böyle de dün artık top seviyeye ulaştı. İki saate bi serum fizyolozik sıkıyorum. Okyanus suyu var dediler ona bakıcam şimdi. Gerçi kankaya dedim okyanus suyu, havası lazımmış kıza, atlayıp gidelim bizim miami'deki yazlığa. Hıhıeved gidelim dedi.

Neyse hacı biz gezmeye gidiyoruz.

Haydi sana iyi okumalar.

Ben kaçtım..

mobil hareketler
Location:Ev
 
Designed by Beautifully Chaotic