Tamam bu paragrafta toparlanıyoruz. Bitti, küfür yok. Hayır yani maldivlerden, turkuaz deniz, pırlanta gibi parlayan kumlar, cincik gibi palmiyelerin olduğu yeri arkasına alıp sırıtık foto koyunca o. Birden kendimi kaybetmişim. Arkadaşım bankada çalıştığın mayışla sen hangi ülkenin adasının deniz kenarından sırıtık foto yolluyon benim feyzbıkıma yaa? Hayır unf etsek aha kıskandı diyecek. Evet kıskandım ulan unf amk! Benim iki yaşında sendrom sahibi cırtlak bebemle kapının önüne çıkamayışımı bu şekilde yüzüme çarpmanın ne alemi var? Ya bi git allasen internet yasaa mıymış ne bokmuş gelsin de kapansın amk bu kadar larç hayat mı olur yeaa. Ben sizin boktan süper hayatınızı izlemek zorunda mıyım arkadaşım. Kapı gibi hökümet var aha da kapatıyo hepinizi. Kapatın lan bunları. Vergileri de arttırın bi daa nah çıksınlar yurt dışlarına. İçimdeki ilkel insanı uyandırıyolla zorla ya. O kadar eğitim al, fransız dadılar, italyan aşçılarla büyü, piyano öğretmenin, tenis hocan olsun, doktora üstüne doktora yap, seksen ülkede kırkbeş dile çevrilmiş bilimsel eserlerin olsun, atomu parçalara ayır, sonra bi bebe doğur hooop hepsi yalan. Meğer hepsini sen uydurmuşsun. Yok yeaaaa! Ben oralara gidip k*çı açık bikiniyle palmiyenin altında foto koyamıyorsam sen de koyama amk..
Devreler yandı ilaç kullanıyorum biliyorsun. Tabii ki doktora falan gitmedim. Hastalığım belli; "ay muzaffer biz de yapalım bi tane çoğ şeker diğ miğ yağh" hastalığı. Alıyon bi tane antin kuntin sakinleştirici. Ohh temiz. O da kafayı saman gibi yaptığı için öyle komiklik yapamıyorum. Geçen iki gün içmeyi unutmuşum ay bi eğlendim bi güldüm anlatamam. Eğlence bitip "dur lan evi ateşe vereyim, karşısında da sigara içeyim" diye düşüncelerim olmasa pek hasta sayılmam aslında. Bak misal bugün, herkes mis gibi havada gezip eğlenirken dedim ki "lan madem mis gibi havada evdeyim, madem kocam odun, madem çocuk sıkıldı ağlıyo, madem ben de deliyim, niye törpüyü alıp ocağın kenarlarını kazımıyorum?" Beni ağzım köpürmüş şekilde törpüyle ocağın başında görünce bu, bi de göz göze geldiğimizde sapık bi gülüş yapınca buna, bebeyi kaptığı gibi ben anneme gidiyorum dedi. Dur lan çocuğu giydireyim bari dedim, yok yok diye uzaklaştı. Yani evde tek başıma kaldığım tek zamanı ocağı parlatarak geçirmek istemezdim ama çok ani olunca bırakamadım. Valla cincik gibi oldu ocak, bal dök yala..
Sevgililer günü. Ulan akşamına dövüşmeseydik iyi başladıydı aslında. Adamın boynu tutuldu. Tee zamanın birinde, yorgancıya yastık yaptıracam diye tutturduydu. Adama demiş ki içini iyi doldur. Yastıkla çıktı geldi bi gün. Kütük gibi iki yastık. Zabaana ikimizin de omuriliği yamulmuştu. İçine beton mu dökmüş naapmış adam perişan olduk. Sevgililer gününden on gün önce yine aklına geldi o yastıklar, çıkardı onunla uyudu. Kaç asırdır evliysek insan unutuyo tabi bazı şeyleri. Bu da unuttu o günleri herhalde. Yazık kafası ne sağa ne sola dönüyor. Bebenin mızmızlığına bir de adamın kaprisi eklenince sevgililer günü zehir zıkkım olarak suratımda patladı. Oysa ki tek beklentim bir çiçek, en sevdiğim pasta, erken uyuyan bebe ve patlamış mısır eşliğinde film izlemekti. Şimdi yazınca düşündüm de höhh yani. Elinin körünü de isteseymişim. Beklentiyi yüksek tutmuşum hocam. İnsan bazı şeyleri yazınca anlıyo. Yoksa gayet normal bir günmüş. Hödük bir koca, mızmız bebe ve kaçınılmaz kavga anı. Ayy çok sevindim şimdi abidin. Yani ben de o gün öyle geçti diye üzüldüydüm. Ay daha noolsun ya? Çok şükür yareppi, en kötü günümüz böyle olsun...
mobil hareketler
Location:Ev