Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Sunday, December 20, 2015

2016 Vay Arkadaş!

Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl
herkese mutlu olsun.
Yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl, yeni yıl
herkese kutlu olsun.

diyerek oturumu açıyorum arkadaşlar..

Kafam hep eskilere gidip duruyor. Şaka maka fosil olduk iyice. 70lerde bebeklik, 80lerde çocukluk, 90larda gençlik. Ne gençlik ama. Sigara içmek çok havalıydı. Lisede staj yaptığım bankanın müdiresi kısa samsun içerdi. Öyle içerdi ki hayran kalırdım. Sırf onun gibi içebilmek için attan inip eşeğe binmiş, ordan bi kısa samsun versene demiştim köşedeki bakkala. Aynanın karşısında onun gibi şuh bakışlarla sigaramı yakıp, dumanından kalın bir dalga havaya bırakıp, paketi de telefonmuş gibi kulağıma tutup "adnan bey mevduat hesabınızdaki 10 milyonu dolara çevirip istanbul şubesine havale ediyorum" gibi saçma cümleler kurardım. Şimdi adını bile hatırlamadığım, güzel, bakımlı o şuh kadını taklit etmiştim. Sonrasında samsunun tütününden ağzım, dilim ve dudağım iltihaplanmış, hastanelik olmuştum. Sonuçta ata binmeye alışık g*te eşek sırtı uymamıştı. Atla yoluma devam etmiştim.

Kendi klasmanımda bir okula gitmediğim için vasat ötesi bir de sevgilim olmuştu. Vasat bir mahallenin kasabının oğlu ile seviyeli bir ilişkimiz vardı. 14 şubatta akranlarım evine uyduruk söz yüzüğü, bir demet çiçek, kol altı rollonu falan götürürken ben iki kilo kıymayla giriyordum eve. Vasat bir de arabası vardı. Beni bu vasat okulun havalı kızı yapabilecek kadar vasat bir araba. Okul çıkışı diğerleri otobüs, minibüs parası denkleştirmeye çalışırken, permadan düğüm olmuş saçlarımı savura savura binerdim o vasat arabaya. Seviyeli ilişkimiz staj yaptığım bankada aynı bana benzeyen başka bir kıza aşık olmasıyla son buldu. Evet, kız tıpkı bana benziyordu. Hatta banka personeli ile çektirdiğimiz bir fotoğrafta o yoktu, ben vardım fakat herkes beni gösterip "aa şenay o gün gelmemişti, nasıl fotoğrafta olur" diye şaşırmışlardı. O bendim be. Nedense çok üzülmemiştim. Ulan adam klonuma aşık olmuştu. Ben de eve pirzola, kıyma taşımaktan sıkılmıştım. Yakın bir tarihte kasabın oğlunu o meşhur evlendirme programlarından birinde gördüm. Allaan salaa yaa..

Vasat okuldan çıkıp birden kolejlerde okumuş tikilerin olduğu bir üniversiteye başladım. Bildiğin travmaydı benim için. Artık kendi arabam vardı ve bu nispeten havalı bir şeydi. Yani sınıfta 10 kişiden 7 sinin zaten arabası vardı ve bu çok normaldi. Hatta marka ve model bazına inersek araba değil taksi kullanıyordum. Okul daha yeniydi ve servisler çok azdı. Ben de arkadaş edinmek zorunda olduğumdan sınıftaki kızları yakın otobüs duraklarına bırakıyordum. Arabada o zaman sürekli dinlediğim İbrahim Erkal'ın kasedi dönüyordu. Abim Erzurum'da askerdeydi ve sanırım bu kasedi o yüzden almıştık. "Hadi geeel erzuruma geeell, erzurum yahşi güzel" ile başlıyor "canısığğ canısığğğ" ile kapatıyordum günü. İbrahim Erkal'dan Tiesto'ya, Sasha'ya, Thivery Corporation'a evrilmem iki senemi aldı. Zaten abimde askerden gelince arabesk hayatım son buldu. Artık bende tikiydim, bende cikstim.

Üniversite çok şeyin başlangıcı oldu. Arabeskten teknoya, bepanthenden dior'a, limon kolonyasından armaniye, kotondan diesel'e, hatta gobit ekmekten sushiye. Ha arabayıda sıfırlamıştım arada. Artık mahalledeki mehmete değil şanelde cengize fön çektiriyordum. Ama hala o her ay saç rengini değiştiren kızın gittiği ultra lüks kuaföre adım atmaya cesaretim yoktu. Her haftasonu mutlaka gidilmesi, boy gösterilmesi gereken piyasa yerlerde rezervasyonumuz hazırdı. Zamanın meşhur içkileri, bol kahkaha, ciks saçlar, kış vakti göbek açık dolaşmalar, preclublar, after partiler vs. Ha bir de sevgiline yan gözle bakan o kızlara omuz atma halleri. Mezuniyette gidilen mekanda arkadaşının sevgilisine göz koyan o kızı tekme tokat dövmeler falan. Yannız iyi koymuştum kıza. Ne kadar ayıp. Şimdi olsa akıllı olsun diye bi makas alırdım yanağından. Deli dolu zamanlara denk geldi gariban..

Üniversitede de staj yaptım. Babam forsunu kullanıp koskoca holdinge soktu beni. Bundan önce abimin askerlik yeri için kullanmıştı forsunu, izmirde yapacak diye beklerken Erzurum'a gitmişti sabi. Hiç unutmuyorum acemilik yaptığı yerde bekliyoruz annemle. Uzun dönem yapacağı yer belli olacak. O kadar eminiz ki izmir çıkacak. Babam o kadar insanı soktu devreye. Hatta paşanın şoförü falan olacak, beklenti öyle yüksek. Geldi yanımıza, annem ağlamaklı bakıyor yüzüne "neresi, neresi oğlum, neresi çıktı?", "Aşkale" dedi abim. Anlamadı annem sarıldı, sevindi falan. "Aşkale İzmir'in neresi ya" dedi sonra. Sonrasını hiç birimiz hatırlamıyoruz. Ailece bayılmışız orada. Ama ben havalı okulumun havalı bir öğrencisi olarak havalı bir yerde stajı kapmıştım işte. Son derece gereksiz, patrona çay getir, kahve götürden ibaret uzun bir staj döneminden sonra hoop mezuniyet balosu..

Çok çabuk bitti be üniversite. Daha dün gibi babamın "ikmale kalırsan parasını ödemem, alırım seni okuldan" diye tehdit edişleri. Okulda parasını yatırmayan öğrencilerin listesi girişe asılırdı çarşaf çarşaf. Ulan elimde araba anahtarı, kolumda gucci, yüzümde dior, saçım şanelden, kotum dieselden, yürüdükçe armaniyim ben armani ulan diye bağıran kokum ile o listeye nasıl girerim. Skandal!! Artık ben mi zekiydim yoksa okulun yeni açılmış olan bu bölümünden hepimizi mezun edip bölümü komple kapatmak istediklerinden midir nedir derslerim hep iyiydi. Hiç çalışmadan girdiğim hukuk sınavının "yerinden yönetim nedir" sorusuna "yerinden kalkmadan yönetmektir" cevabı ile ortalama bir puan alarak geçmişliğim var. Şiirden nefret ettiğim için beni bırakacağını söyleyen edebiyat hocasının gönlünü, odasına aşık gibi kırmızı güller göndererek almıştım. Yani aslında zekiydim ama alanlarım farklıydı.

Bütün bunlar yıllaaar yıllar önce yaşandı. İnsan hayret ediyor.

Öyle işte.

Başta sağlık olmak üzere huzur, başarı, mutlulukla dolu bir yıl olsun.

Yeni yılınız kutlu olsun.


from my zoiPhone😎

Location:Ev

 
Designed by Beautifully Chaotic