Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Sunday, August 30, 2015

Son Zamanlarda..

- Hani şu adam var ya kavun aldığımız.
- Kim o anne ya?
- Ya hani kavun aldık seni öptü ya.
- Kim o ya, kim beni öpmüş ya??
- Hani bana sarıldı seni öptü ya kavun aldıydık hani??
- Ya manyak mısın anne adamı başka türlü tarif etsene, yolun kenarındaki manav falan diye tarif et niye öptü möptü diyon yaa??
- Öptü ama.
- Ya evli barklı kadınım kavuncuyla öpüşsem hatırlamam mı yok öyle bişi alla alla yaa.
- Bana sarıldı seni öptü, para da almadı 5 tane kavun verdi hani??
- Ya tövbe estafırıllah bi sus anne ya duyanda.. cıh cıh cıh.. tövbe yareppi yaa!

Rüyasında mı gördü nedir. Adamla alakalı da birşeyler anlatacak aslında ama ben adamı bir türlü hatırlayamadığım için sadede gelemiyor. Kim bilir ne gereksiz bir bilgiyle sonlanacak olan sohbet "hani seni öpen adam var ya" ile başlayınca bende şalter atıyor. En az on sefer yaşanan bu diyalogdan sonra galiba kendisi de devamında ne anlatacağını unuttu. Ya valla ben kimseyle öpüşüp bedava mal almadım arkaaşım. Ay bu nasıl bi insan tarifidir yaa..

Koskoca iki ay geçti bi b*k yazamamışım görüyor musun. Ay negzel şeyler de yaşandı aslında. Tabii ki yine bir İzmir çıkartması, keyifli bi tasarım pazarı, güzel insanlarla kısa ve kahkaha dolu bir hafta sonu, ankara yolları, çiftlik evi ve şimdi yine İzmir beni bekler. Yani büyük haritaya baktığında bi bok yok. Detaylarda biraz eğlence bulabilirsin. Evladım bezi bıraktı mesela. Sorduk efenim kendisine insan gibi; Hazır mısın çoçom? diye. Hazırım annecim dedi ve aldığımız son bez paketi, içinde son kalan bir kaç bez ile anılarımıza gömüldü. Tabi bunu size olaylar rayına oturmadan yazmak istemedim. Kenafir gözleriniz ve hala altına zıçan bebeleriniz yüzünden nazara gelmek istemedim. Kız cidden hala beze mi zıçıyolar ayyhh deve kadar çocuk oldular ayol. Tamam tamam şimdi sil göz yaşlarını, derin bir nefes al ve sor kendine nerde hata yaptım diye..

Normalde pek giymem ya yıllar yıllar önce aldığım elbiseye girebilecek insan formuna gelince giyeyim dedim. Bak normalde topuklu ayak gereci de giymem ama altına uydu diye onu da giydim. Daha güneş tepede ve gideceğim yer yufkacı. Hepitopu bi kilo yufka, yarım kilo lor peynir alazam. Girdim dükkana, teyze bekletiyorda bekletiyor, soruyorda soruyor. Hatta öyle bir bekletiyor ki açık açık "sen şöyle biraz otur kızım" falan diyor. Yok ben alıp gideyim babam bekliyor dedim. Ki hakket babam ileride arabada beni bekliyor. Tamam o zaman sen git ben yufkayı arabaya yollarım dedi. Bende tüm bunlar normalmiş, yufka galiba böyle alınıyormuş diye normal normal düşünerekten arabaya gittim. Aradan epey vakit geçti, teyze el etti gel al diye. O sırada ben telefonda olduğum için babam gitti aldı geldi. Teyze babama oğlum hanım kızınızı görecekti o yüzden onu çağırmıştım demiş. Meğer ben böyle rüzgarda uçuşan elbisem, kibar topuklu terliklerim, şampuan kokan saçlarımla salına salına teyzenin yanına gidicem, elini öpecem, sonra üstü açık kamyonetle darino darino darino diye kornaya basarak oğlu ismail can'la mutlu bir evliliğe yelken açacakmışım haberim yok. Ertesi hafta yırtık pantolon, iskelet kafası kolye, ağzımda sigara ve kucağımda bebemle "teyze geçen beni sormuşsun hayırdır" diye gidince hayat biraz daha normale döndü..

Bebe iyi ya. Yapışık, inatçı, duygusal, iştahsız ve benzeri iyi/rahatsız edici durumları mevcut. Aha aynı seninki gibi. Artık hiç bir oyuncağın ya da oyunun bana özgürlük getirmeyeceği o yaşlara gelmişik. Bebe illa yanına birini istiyor. Al şunu oyna diye başımdan kovaladığım zamanlar bitti. "Hidi biribir iyniyilim inniii litfiiiinn" dediği zaman ben de aa ilaç alma saatim gelmiş lan diyorum. Gerzek kitaplar okuyup, hala saçma sapan legolardan kuleler yapıp o salak boya kitaplarını boyuyoruz. Ve evet hala salak salak parka gidip düşme çoçom, itmeyin birbirinizi yavrum, koşma çocom, bırak arkadaşın çokolatasını yavrom diye eziyet çekiyorum. Ama işte o sağlıkla ve mutlulukla büyüyecek diye naaparsın. Kuzenlerim geldi İzmire. Yawrucuklarıııım biri yeni evli sayılır, diğeri henüz üniversiteli. Birine evlenmesin diye, diğerine de doğurmasın diye epey şeettim. İşe yaradı diye düşünüyorum. Yani yaramadıysa da şimdiden buradan kendilerini "ben size demiştim ulan" diye tebrik etmek isterim..

Sevgili eşim iyi sayılır. İzmir'den geleli daha on gün olmadı "ee ne zaman gidecen" diyor mesela. Sen gelince düzenim bozuluyor, bi gitte kendime geleyim diyor. Sen de gel diyorum, yok bu sene işim çok gelemem diyor. Zaten bebeyi ankara, izmir yollarında büyüttüm, adam ne sıkıntısını çekti ne bişeyini. O yüzden şimdi hiç susmadan 18 saat kesintisiz, anlamlı, anlamsız konuşabilen bir bebeye tahammülü yok. Kendini işine verecek, köşeyi dönecek ama biz hep ayak bağı oluyoz mesela. Ulan bildiğin yılın 6 ayı anamın yanındayım hala toparlanamadın olm sen. BaĞzı arkaaşları tarafından beyefendi hakkında daha iyi şeyler yazmamı, sevgimizin hacmini, mutluluğumuzun resmini, ilişkimizin yüceliğini betimleyen cümleler duymayı tercih ettikleri haberlerini alıyorum. Hatta direk yüzüme yüzüme alıyorum haberleri. O bizim özelimiz cnm yhaa. Yani o kadar özel ki her an ana haber bültenlerine konu olabilir öyle müstesna bir ilişki. Yhaa on küsür yıl olmuş artık "hanım kalk bi bardak su getir" dediği zaman duymamazlıktan geliyorum sen bana mutluluğun resmini çiz diyon. İki, üç sene önce kalk kendin al leyn derdim. O bile bitti..

İşte ben de kendimi otu, boku boyamaya verdim. Bi nevi terapi olarak kendime iyilikler yapıyorum. Hayatıma renk katıyorum, arada yazıyorum da ama buraya değil başka yerlere, burası da aklımda işte bak şu an okuyorsun, yapıyorum bişiiler ya. Pinterest cennetinde dolaşıp ilham alıyorum falan filan.

Saat geç olmuş. Bir şarkı dinleyip uyuyalım mı tatlı qıs..

mobil hareketler

Location:Ev

 
Designed by Beautifully Chaotic