Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Thursday, March 20, 2014

Hastayım! Fırk!

Koca kış insanlardan, halktan uzak dur, vakkoya, beymene, armaniye, gucciye gidemeyip mecburen online sipariş ver, 365bin metre kare malikanede şampanya ve pekin ördeği yiyerek hapis hayatı yaşa, hizmetçiyi, aşçıyı, uşağı, bahçıvanı paralı izne yolla, kapıya gelen sucuya bile cüzzamlı muamelesi yap, ev telefonundan arayıp "yoldayız size geliyoruz" diyen eşe, dosta "ayyy tühh biz evde değiliz yaa" diye rezil ol, hapşurdu diye kocanı evden kov, havadan bulaşıyomuş camı falan açmayayım diye aylarca karbonmonoksit solu.. Sonra git, pastane kasasında, çilekli milföy sırasına girip, sırtına vuran rüzgardan yatağa düş! Bu ney la? Nooldu o kadar emek, yalan, dolan, kaçış, sıçış! Bok yoluna gittik aq. Salya sümük düştük yatağa. Güzeldi ama he. Böyle bol kremalı, çıtır çıtır, kokulu çilekli felam. Görmez olaydım. Yemez olaydım. Kafam beynim zonkluyo imdat laan!

Hemen akşamına hapşırık, burun akıntısı başladı. Sabah kalktığımda ağzım, yüzüm şişmiş, burnum pancar gibi, terlemişim bi de hastalıktan, kaç gündür yıkamadığım saçlar birbirine yapışmış. Bebe bağırıyo anniiiiee mama annieee gak mama diye. Elim kalkmıyo, kafam zonkluyo, nefes alamıyorum. Napacan? Beben aç, adam kıçını dönmüş horluyo, anan kendi keyfinde hamam için valiz hazırlıyo. Bu bebeye bakılacak. Bildiğim bütün küfürlerle güne başladım. İki gün, yarı ölü şekilde, aksıra, tıksıra bebe baktım. Sonunda onu da hasta edince, anam insafa gelip çocuğu yanına aldı. Nooldu? Şimdi ben evde hasta yatıyorum, bebe ananesinde öksürerek onu hasta ediyo. Yani olay yine benim gtümde patlayacak. İyileşip hem anama hem bebeye bakacam. Daha ilk hasta olacağımı anladığımda anama dedim ki sen çocuğu al, ben iyileşince gelirim yanınıza. Yok dedi, sen hasta falan değilsin, soğuk almışındır, yarına geçer vs vs. Derdi gezsin, tozsun. Hepimizi yaktı sonunda..

Adamın canı bakla istemiş. Allaan gücüne gitmesin hiç sevmem. Daha bir tane yiyebilmişliğim yok. Her denemede öğürüyorum. Kokusu bebenin üç gün kalorifer üstünde beklemiş boklu bezinden daha şey. Bir kaç kez unutmuştum öyle. Şurda dursun iki dakkaya alırım deyip bi kaç gün sonra lan kedi mi öldü lan evde, ateyiz misin olm sen, şeytana mı tapıyon yoksa iblis falan diye çıkışmıştım adama. Sonuçta onun müslüman benim de ileri derecede pis bir alzheimer olduğum ortaya çıktı. Baklaya geri dönelim. Almış bi kilo geldi. Temizleyip pişirir misin dedi. Dalga mı geçiyon olm dedim elimi bile sürmem. Tam olarak böyle dediğimi hatırlıyorum yani. Sonra o arada ne oldu da o televizyonun karşısına geçip, ayaklarını uzatıp haber izlerken, ben ağrıyan dizlerimle ayakta yarım saat bakla ayıklayıp bok gibi kokusuyla onu pişirdim bilmiyorum. Okudu, üfledi mi yüzüme naaptı lan bu? İltifat falan etti de inanamayıp şuurumu mu kaybettim acaba. İlginç yani bilim adamları bi ilgilensin bu olayla. Paranormal bi aktivasyon söz konusu..

Hastayım ama ev dandini. Bokun içinde mi oturacam. Haydi kalk temizlik yap zoi. Sana dinlenmek haram. Kız yokken dök gardolapları, tekrar yerleştir, süpür, sil, pişir, taşır. Sesim soluğum iyice gitti. O ara anam aradı, sesimi duyunca "uyuyo musun?" dedi. Uyumak mı? Neaaa uyuması gardaşım sabah 5e kadar öksürükten uyuyamadım, 8de kalkıp ev temizliğine başladım, saat olmuş öğlen 3, daha iki lokma şeyle duruyorum, kim uyuyomuş? kimin öyle lüksü varmışta uyuyomuş? aq ben onun diye eller havaya bi eğlence yaptım canlı canlı. Neyse kız iyiymiş. Azcık öksürüyomuş falan filan. Annemde kendini acındırmak suretiyle "belim ağrıyo, eğil kalk dizlerim fena, şimdi ilaç aldım, baban da yok, kızı kucaamda taşımaktan kollarım zart zurt" felam diye alt metinde gel al şu sıpanı mesajını verdi. Valla kusura bakma canım. Daha da doymadın ikinciyi yap, yalnız kalmasın, kardeş çoğ önemli diyon. Göster o zaman performansını, ona göre ben ortamı ayarlarım. Bağ bizde, bostan bizde. Sen bakabilecen mi ondan haber ver. Teeeey teyyy..

Yoksa ben de isterim boy boy bebem olsun. Adlarını unutayım, hayriye süpürsün, cevriye silsin, arife omzumu sıksın, şerife ayaamı yıkasın, tacettin pizza mı pişirsin, necmettin blaş şarabımı doldursun, bedrettin arabamı yıkatsın felam ama işte. Elimizde olan bu. Bununla ömrümüz yettiğince şeedecez. Allah sağlıklı, uzun ömürler versin hepimize. Haydi hep beraber Tekbiiiiiiir! Allayu ekber!

O ney la? İyice inşallah, maşallah kafasına bağlamadan uzayalım.

Haydin dinleyin ve uzayın..

Yallah!

mobil hareketler

Location:Ev

Monday, March 10, 2014

Beni Sana Belemişler

Bizim herifin kültürlü, elit, prafasör efenime söyliim doktor, avkat, zengin, aksan sahibi, villalı, cipe binen, sarışın, havalı akrabalarının yanında kızın altını değişmek durumunda kaldığım o kara gün geldi aklıma. Öncesinde de kızı iki, üç gün anama bırakmıştım. Anadolunun bağrında büyüyen anacıım kızın bezini her değiştirişinde "abboo pok yapmış iğykk" diye repeat etmiş. Bebede sağolsun böyle şeyleri aklında tutup olmayacak yerlerde söylemeyi pek sever. O kültürlü, elit, ingiliz aksanını benimsemiş, sarışın, zengin insanların yanında gtünü açtığımda "annii abbooo iğyyk" deyince bu, yıllardır gözlerinde oluşturmaya çalıştığım o cool kadınlıktan, köyden artiz olacam diye kaçıp zengin oğullarına kancayı takmış şalvarlı zoiye döndük.

- Abboo mu dedi o?
- Kim ya?
- Kız yahu aboo dedi sanki?
- Hangi kız ya?
- Aboo dedi!
- Anne dedi o ya. Annii, annoo öyle diyo bazen..
- Abboo iğyk dedi küçücük çocuk! Cıks cıks cıks..
- Alla alla dememiştir ya. Bizim evde hiç şey konuşulmaz öyle şeedilmez olmaz yapmaz yani. Ama babasından falan duyduysa işte bi seferde kapıyo çocuk!

Allahtan babasıda boşanmamıza sebep olabilecek "ya bunun anası hep böyle konuşuyo çocukla" falan demedi de hala aile birliğimiz devam ediyo. Allahtan ben de sinir haplarımı düzenli alıyorum da "hee laa abboo poh yaptım ıyhhh dedi bebe, ya ne diyeceedi" demedim koskoca prafasöre. Ne kadar mutlu, ideal bir evliliğim var yareppi. Çoğ acaip böyle boşanıyolar falan şaşırıyorum. Kadın kocasını pıçahlamış falan. Şekerim 600 yıllık mutlu evliliğimin sırrı dişlerimi sıkmaktan alt çenemin üste geçmesi, gereksiz derecede sabırlı olmam, aman hangimiz mutluyuz ki adlı felsefem, sinir haplarım ve adamın iyi yemek yapıyor olması. Yani sadece domatezli soğanlı pilavı ve chicken chimichanga yapabiliyor olması daha bi 350 sene daha kendisiyle evli kalabileceğim anlamına geliyor. Naapacan? Sabırlı ve açım. O zaman niye boşanayım..

Bebe battaniyesine saplantılı derecede bağlı. Bottayee, bottaayee diye elinden bırakmıyor. Bembeyaz battaniye elinde sürüne sürüne kül rengine döndü. Şanslıysam yirmi günde bir yıkayabiliyorum. O da öğle uykusuna yattığında, uyandırmadan elinden sıyırıp, kısa prooramda yıkayıp, kaloriferleri kökleyip kurutmak gibi stresli bi süreç. İşte bizimkinin akrabalarıyla buluşacaamız zaman falan yıkıyorum. Pis fakir köylü demesinler diye. Dün annemdeydim. Battaniye de yine leş gibi olmuş. Makinaya attığımızı görünce bebe bi başladı ağlamaya. Anacım yarım saat makinadan çıkartana kadar susmadı. Yarım saat diyorum sana! O ağlarken benim kafamın sol yanı çürüdü, sağ gözüm pörtledi, rahmetli ananemi gördüm bi ara, gel yavrum buralar sessiz dedi. O ara makina durmuş, annem battaniyeyi çıkarıp kurutucuya koymuş. On dakikada ona ağladı mı. Bu sefer yıldız tilbeyi gördüm dans ediyodu. Kurutucunun karşısında karşılıklı göbek attık. Öyle bi kriz anı yani. Sağda solda bebesini pis battaniyeyle gezdiren kadınları görüp ezikleme. Neler yaşıyo o kadın ah bi bilsen..

Yıllık fırın içi temizleme günüm vardı bir de. Sanki fırında et, börek yapmamışız da içine mıçmışız. Öyle bir kara, pis, abboo iyıhh bi durum yani. Temizle, beklet, durula, temizle, beklet, durula, akşama kadar kafam fırının içinden çıkmadı. Daha 2015e kadar tövbe dokanmam. O ney la! Yani diyeceğim o ki hem bebe bakıyom, hem evimi temizliyom, hem gezip tozuyom, hem on yere yazı yazıyom, hem beş kuruş kazanmıyom öyle bi maharetli, hamarat efenime diyim öyle süper bi insanım. Yazmaya zaman bulduğum saatler aha da bu saatler; gecenin körü 02.28. Git yat de mi zorun ne? Olmuyo işte sorumluluk diye bişii var. Hem millete niye okumuyonuz lan diye atarlan, hem de yazma! Olacak iş mi! Ayıp bi kere.

Başlık ne alaka diyecen di mi. Hehh ona gelelim. Geçen bizim beyle battaniyeleri çektik film izliyoz. Bir yandan da yağlı yağlı mısır patlaa yiyoz. Peçeteyi unutmuşuz, eller yağlı kaldı. Sen getir, banane sen kalk getir diye bir sonuca varamayınca "amaan ben battaniyeye belerim elimi" dedim. O ney la dedi. Elimi battaniyeye silerim işte olm dedim. Belemek ney la dedi. Adam hayatında duymamış. Neyse dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Pis fakir köylü diye ezikledi, güldü, alay etti. Sus dedim, yapma dedim, ağladım, hayata isyan ettim falan. O gün bu gündür belemekle ilgili cümle kurup kelimeyi içselleştirmeye çalışıyor. En romantik cümlesi de bu oldu "beni sana belemişler" Yaw he he dedim taam böyle iyi, kalsın. Başlığın hikayesinide dinlediğimize göre yatıp uyuyabiliriz. 02:53 diyor ve iyi geceler diliyorum...

Festivalden etkilenen insan şarkısı ile veda ediyoruz..

"Limonum, limon ağacım" diyor çikolata renkli şarkıcımız.. Yüksek ses ve tempolu alkışla dinlersek yannız..

mobil hareketler

Location:Ev

 
Designed by Beautifully Chaotic