Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Monday, March 10, 2014

Beni Sana Belemişler

Bizim herifin kültürlü, elit, prafasör efenime söyliim doktor, avkat, zengin, aksan sahibi, villalı, cipe binen, sarışın, havalı akrabalarının yanında kızın altını değişmek durumunda kaldığım o kara gün geldi aklıma. Öncesinde de kızı iki, üç gün anama bırakmıştım. Anadolunun bağrında büyüyen anacıım kızın bezini her değiştirişinde "abboo pok yapmış iğykk" diye repeat etmiş. Bebede sağolsun böyle şeyleri aklında tutup olmayacak yerlerde söylemeyi pek sever. O kültürlü, elit, ingiliz aksanını benimsemiş, sarışın, zengin insanların yanında gtünü açtığımda "annii abbooo iğyyk" deyince bu, yıllardır gözlerinde oluşturmaya çalıştığım o cool kadınlıktan, köyden artiz olacam diye kaçıp zengin oğullarına kancayı takmış şalvarlı zoiye döndük.

- Abboo mu dedi o?
- Kim ya?
- Kız yahu aboo dedi sanki?
- Hangi kız ya?
- Aboo dedi!
- Anne dedi o ya. Annii, annoo öyle diyo bazen..
- Abboo iğyk dedi küçücük çocuk! Cıks cıks cıks..
- Alla alla dememiştir ya. Bizim evde hiç şey konuşulmaz öyle şeedilmez olmaz yapmaz yani. Ama babasından falan duyduysa işte bi seferde kapıyo çocuk!

Allahtan babasıda boşanmamıza sebep olabilecek "ya bunun anası hep böyle konuşuyo çocukla" falan demedi de hala aile birliğimiz devam ediyo. Allahtan ben de sinir haplarımı düzenli alıyorum da "hee laa abboo poh yaptım ıyhhh dedi bebe, ya ne diyeceedi" demedim koskoca prafasöre. Ne kadar mutlu, ideal bir evliliğim var yareppi. Çoğ acaip böyle boşanıyolar falan şaşırıyorum. Kadın kocasını pıçahlamış falan. Şekerim 600 yıllık mutlu evliliğimin sırrı dişlerimi sıkmaktan alt çenemin üste geçmesi, gereksiz derecede sabırlı olmam, aman hangimiz mutluyuz ki adlı felsefem, sinir haplarım ve adamın iyi yemek yapıyor olması. Yani sadece domatezli soğanlı pilavı ve chicken chimichanga yapabiliyor olması daha bi 350 sene daha kendisiyle evli kalabileceğim anlamına geliyor. Naapacan? Sabırlı ve açım. O zaman niye boşanayım..

Bebe battaniyesine saplantılı derecede bağlı. Bottayee, bottaayee diye elinden bırakmıyor. Bembeyaz battaniye elinde sürüne sürüne kül rengine döndü. Şanslıysam yirmi günde bir yıkayabiliyorum. O da öğle uykusuna yattığında, uyandırmadan elinden sıyırıp, kısa prooramda yıkayıp, kaloriferleri kökleyip kurutmak gibi stresli bi süreç. İşte bizimkinin akrabalarıyla buluşacaamız zaman falan yıkıyorum. Pis fakir köylü demesinler diye. Dün annemdeydim. Battaniye de yine leş gibi olmuş. Makinaya attığımızı görünce bebe bi başladı ağlamaya. Anacım yarım saat makinadan çıkartana kadar susmadı. Yarım saat diyorum sana! O ağlarken benim kafamın sol yanı çürüdü, sağ gözüm pörtledi, rahmetli ananemi gördüm bi ara, gel yavrum buralar sessiz dedi. O ara makina durmuş, annem battaniyeyi çıkarıp kurutucuya koymuş. On dakikada ona ağladı mı. Bu sefer yıldız tilbeyi gördüm dans ediyodu. Kurutucunun karşısında karşılıklı göbek attık. Öyle bi kriz anı yani. Sağda solda bebesini pis battaniyeyle gezdiren kadınları görüp ezikleme. Neler yaşıyo o kadın ah bi bilsen..

Yıllık fırın içi temizleme günüm vardı bir de. Sanki fırında et, börek yapmamışız da içine mıçmışız. Öyle bir kara, pis, abboo iyıhh bi durum yani. Temizle, beklet, durula, temizle, beklet, durula, akşama kadar kafam fırının içinden çıkmadı. Daha 2015e kadar tövbe dokanmam. O ney la! Yani diyeceğim o ki hem bebe bakıyom, hem evimi temizliyom, hem gezip tozuyom, hem on yere yazı yazıyom, hem beş kuruş kazanmıyom öyle bi maharetli, hamarat efenime diyim öyle süper bi insanım. Yazmaya zaman bulduğum saatler aha da bu saatler; gecenin körü 02.28. Git yat de mi zorun ne? Olmuyo işte sorumluluk diye bişii var. Hem millete niye okumuyonuz lan diye atarlan, hem de yazma! Olacak iş mi! Ayıp bi kere.

Başlık ne alaka diyecen di mi. Hehh ona gelelim. Geçen bizim beyle battaniyeleri çektik film izliyoz. Bir yandan da yağlı yağlı mısır patlaa yiyoz. Peçeteyi unutmuşuz, eller yağlı kaldı. Sen getir, banane sen kalk getir diye bir sonuca varamayınca "amaan ben battaniyeye belerim elimi" dedim. O ney la dedi. Elimi battaniyeye silerim işte olm dedim. Belemek ney la dedi. Adam hayatında duymamış. Neyse dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım. Pis fakir köylü diye ezikledi, güldü, alay etti. Sus dedim, yapma dedim, ağladım, hayata isyan ettim falan. O gün bu gündür belemekle ilgili cümle kurup kelimeyi içselleştirmeye çalışıyor. En romantik cümlesi de bu oldu "beni sana belemişler" Yaw he he dedim taam böyle iyi, kalsın. Başlığın hikayesinide dinlediğimize göre yatıp uyuyabiliriz. 02:53 diyor ve iyi geceler diliyorum...

Festivalden etkilenen insan şarkısı ile veda ediyoruz..

"Limonum, limon ağacım" diyor çikolata renkli şarkıcımız.. Yüksek ses ve tempolu alkışla dinlersek yannız..

mobil hareketler

Location:Ev

6 comments:

  1. Ve nihayet! Her gün bakmaktan bi hal olmuştum:) Harikasın yine her zamanki gibi! "rahmetli ananemi gördüm bi ara, gel yavrum buralar sessiz dedi" kısmında koptum:)

    ReplyDelete
  2. Yine coook güldüm

    ReplyDelete
  3. zoi senin yazilarini cocuk uyuturken okumamaliyim.simdi bi saat daha pıs pıs.seviyorum seni zoi hep yaz sen :)

    ReplyDelete
  4. hocam iyisin:) Bende de aynı duygular buyrun burdan yakın:
    http://uzayvekaptanspost.blogspot.com/

    ReplyDelete
  5. Rahmetli anane kisminda bayıldım ben de,okuduğuna kahkaha atangillerden oldum:)) hislerimize tercümansiniz ne diyim. Arda

    ReplyDelete
  6. Okurken bir ara gülmekten çatlıycam zannettim. Harikasın ya, yazıklarına bayılıyorum
    Ebru

    ReplyDelete

 
Designed by Beautifully Chaotic