Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Sunday, December 30, 2012

Avm'de Bebeyle..

Daha bastona geçmedik. Koca puset, çanta, battaniye, oyuncak, tek kişilik dev kadrosuyla JansınBaby avm yollarında. Ben ise hala bu gezide yanımıza alınacaklar konusunda eksik, aciz, unutkan, şaşkın ama kendinden de bir o kadar emin.

Herseyi aldım diyerek yola çıkıp önlük yok, e mama kaşığı nerde, o değil de pişik kremini yeminle almıştım diye dizlerimi dövmeye başlıyorum. Bir de kolaycıyım ki; aman canım ordan alırız! Evde 24 kişilik mama kaşığı seti, önlük koleksiyonu ve hepsi sadece ortasından sıkılmış pişik kremi dolu. Tek celsede boşanma sebebi; ortasından sıkılıp çöpe atılmış pişik kremi!

Neyse atladık gittik. Puset ağır. Zamanında en hafifi en kolayı en şöylesi en böylesi diye araştırmıştık. Gel gör ki hepsi aynı. Arabayı park et, puseti kur, arabaya dön, puseti sök, geri koy. Sırtımdan ter aktı. Birden fazla avm gezdik bir de. Deli gücü geliyor işte. Savaşa top taşıyan analar gibi söküp takıyorsun. Allah güç kuvvet sabır versin.

Pusetle asansöre binmekte zor. Zaten daracık asansörler, iki üç pusetli anne bekliyorsun mesela. Kapı açılıyor hop uyanık pusetlinin biri senden önce dalmış bile.  Hani sıra hani saygı hani medeniyet? Ayılarda doğurur adlı canlı belgesel resmen. Pusetle arkadan kaynak yaptıgı yetmezmiş gibi bir de ekibine sesleniyor "şadiye huriye fazilet koşun kız atlayın hadi" Siz öyle durun ben hepinize atlıyım diyorsun ve kopuyor kıyamet. Lohusalarla dans adlı korku filmi pek yakında tüm asansörlerde.

Bebek bakım odası. Ara ki bulasın. Bul ki sığasın. Sığ ki kapıyı biri zort diye açmasın. Emzirirken özellikle bebek bakım odalarını gözetleyip biri girince 'yanlışlıkla' kapıyı açan insanlar olduğundan şüpheleniyordum. Meğer onlar gerçekmiş. Bebek bakım odasına dalan amcalar, teyzeler, temizlik elemanları. Bazı yerlerde kapıyı da arkadan kilitleyemiyorsun. Böyle bi stres bir sıkıntı of.

Reyonlarında dolaşmak dert, senin çocuk uyurken ötekinin ki bağırır gıcık olursun dert, biri atlar çocuğun elini yüzünü öpmeye başlar dert, mama yedirecen dert, tuvalete girecen dert, aman kapalı alandasın biri hapşurdu kaç.

İyi de bunları bir tek sen dert ediyorsun diyebilirsin. Evet ediyorum. Bir an önce yürüsün konuşsun da rahatlayayım istiyorum. Ama maalesef bugün kasada muhabbetine maruz kaldığım teyzenin biri 4-5 yaşındaki oğlu için; aman yavrum keske benimki de seninki gibi pusette olsa, yürüyünce ayrı dert demeye başladı ve geleceğe dair hayallerimin içine etti. Sen de haklısın be teyze.

Bunlar iyi günlermiş. Gerçi ben de bu "hele bi büyüsün o zaman görürsün" klişesini benden sonraki nesillere taşımak istiyorum. Ezik miyim lan ben! Bana dediler sen de duy! İlla birine diyecem "canım bu ne ki hele bi katı gıdaya geçin o zaman görürsün", " ayol bu ne ki hele bi azı dişler çıkmaya başlasın o zaman uykuyu mumla ararsın" köpüklü kahvemden hürrp diye bi yudum alıp kıs kıs gülücem elbet..

mobil hareketler
Location:Özbek

Wednesday, December 26, 2012

Zor çok Zort

Sabahın köründe, kalkıp daha çişini bile yapamadan hadi onu geç bir bardak su içip güneşe karşı gerinmeden hop bez değiş, üst değiş, mama hazırla, hoplaya zıplaya yedir, bildiğin tüm çocuk şarkılarını ikişer kez tekrarla. Uykusu geldi hop tekrar alt değiş, üst değiş, salla, uyut. Yarım saate uyutursan bir tuvalet keyfi yapabilirsin. Banyo mu? Elini yüzünü yıkamak neyine yetmiyor? Hem daha ev temizlenecek.

Kalkalı dört saat oldu. Açım! Etrafı toplarken ekmeğin ucunu koparıp peynirle yerim artık. Demlikteki çay buz gibi oldu ama buna da şükür. Peynir için dolaba bakıyorum yok. Annemin buzdolabı tıka basa dolu. Yememiş biriktirmiş resmen. Peynir nerde anne diye soruyorum. Saklama kabında diyor. Tamam da o nerde? Kapları hakkaten saklamış kadın. Dip köşe aradım yok. Kuru ekmek ve suya talim.

Temizlik, yemek, tuvalet derken tam sırt üstü yatıcam ya işte o anda telsizden bi ses yükselir; anneğğğğ! Oldu o zaman haydi ben hiç uzanmadan dejavumu yaşayayım. Aynaya bakmış mıydım ben? Yoo. Kezban modasında tam bir ikon oldum. Bitli topuz kafa! Sacaklı at kuyruğu! Genel bir Aysel Gürel havası. Ama bak çocum tertemiz. Karnı doysun, yüzü gülsün, sağlıklı olsun da. Gerisi "hikaye"..

Neyse akşama az kaldı. Ha gayret. Oyna, zıpla, hopla, yedir, temizle. Fakat 35 yaşındayım olmuyor valla! Vücudumda ne kas kaldı ne kemik. Jöle gibi sallana sallana bebe bakıyorum. Gün geçtikçe kilo alıyor, emekliyor, yürüyor, tehlike arıyor. Hadi koş peşinden. Yok öyle belim ağrıyor, kolum tutmuyor. Eli çekmeceye sıkışacak, ağzına zararlı birşey tıkacak, aman prize ellemesin! Akşama kadar bütün algıların açık nöbet tutuyorsun.

Bak şimdi uyudu misal. Kitap okuyayım, bakım yapayım, dizi izleyeyim, faydalı birşeyler yapayım gibi isteklerim var ama pertim. Pert! Ne beyin kaldı ne güç kuvvet. Kanepede tek gözüm kapalı bunları yazıyorum. Yatarak yapabileceğim tek atraksiyon.

Yatayım da sabah ki dejavuma gücüm olsun.

Öpering.

mobil hareketler
Location:Özbek

Sunday, December 16, 2012

Çikolata ve Şarap

Hala süt yapsın diye çikolata, helva ve kaymak hediye geliyor. Yok artık sadece su içiyorum. Zaten fazla da süt kalmadı, elmanın, armudun tadını alınca pas vermez oldu evladım süte. Ayrıca yeni hedefim 38 bedene inmek. Kıyafet giydiğimde göbeğimi içime çekmekten halterci gibi şiştim. On ay oldu hala pehlivan gibiyim. Geçen hamile misin diyen soran oldu. Alarm veriyorum resmen.

Annemin evinde de olmuyor bu diyet işleri. Ekmek yemiyoruz diye mantı yapmış. Salata yapıyor, makarnalı. Çorba pişiriyor, unlu. Kahvaltıda reçel bal. Kendi diyor az ye, kilo ver diye. Suya dadandım bakalım hayırlısı.

Yılbaşına da İzmir'deyiz. Beraber akşam yemek yer erkenden yatarız sanıyorlar. Canım öyle olsa kendi evimizde kalırdık, buraya gelmezdik. Geçen sene hamileydik evdeydik tamam da, bu sefer olmaz, olmaaazz. Hindimi yer alemlere akarım ufaktan.

Bazıları var ya; ay çok mutluyum şekerim, sabah erkenden kalkıp cocuklar uyanmadan kocamla iki saat ormanda koşuyoruz, gelip neşe içinde pankeklerimizi hazırlıyor ve bebeleri okula bırakıp doğru işe geçiyoruz, kız yan flüt kursuna yazıldı, oğlan basket maçında yirmi sayı yaptı, akşam eve geldik, dört çeşit yemek hazır, kız babasıyla ders çalıştı, ben oğlana fransızca kitap okudum, aksam bebeler yattıktan sonra kocamla şarap içip sabaha kadar sohbet ettik, isteyince oluyo şekerim ayol!

İsteyince oluyormuş arkadaşlar lütfen isteyin. İsteyenin bir yüzü kara.

Dergilerde falan makyajlı şıkır şıkır anneler anlatıyor "bebeğim eve güneş gibi doğdu, gözümü onunla açtım, ondan önce ben yaşamıyormuşum". Evet canım, tabi tabi, evet, anlat ya dinliyoruz biz.

Ben ilk 3-5 ayı hatırlamıyorum. Aynada yorgunluk ve uykusuzluktan hortlağa benzeyen bir kadın vardı. O da dayanamadı bu blogu açtı. Yazdı çizdi rahatladı. Öyle evde güneş falan yoktu b*k vardı, ç*ş vardı, gözleri çökmüş kahveyle yaşayan insanlar vardı. Hala da çok farklı değil ortam.

Yeni yeni kendimize geliyoruz. Şimdi çocukları bizimkinden büyük olanlara sorsak 'o ho macera daha yeni başlıyor' diye atlarlar hemen. Bi yürüsün gör, bi konuşsun gör, okula başlasın gör, vırt olsun gör, zırt olsun gör.

İçim şişti yeminle. Derhal bir şarap açayım kendime.

Kankayı Ankara'ya uğurladım. Şerefine içeyim.

Kalın sağlıcakla.

mobil hareketler
Location:Özbek

Thursday, December 13, 2012

Yol Hikayesi

Çocuk olmadan önce tatil için öğlen yola çıkalım deseler 'ben öğlen orda olur sahilde ikinci biramı içerim olm' derdim. Şimdi hamfendi kahvaltısını edecek, kahvaltı sonrası kakası temizlenecek, valizler en az otuz kez kontrol edilecek, birşey unuttuk kesin diye kanka ile kavga edilecek, tamam ulan gitmiyoruz diye valize tepik atılacak, en sonunda canhıraş arabaya binilecek. Yolda iki saat küslük sonrası rahat. Küslük sonrası pek romantik. Fonda çalan şarkıya göre elele tutuşuyorsun, karşılıklı göz süzmeler, yanaktan bir öpücük tamam.

Yol da az değil 8 saat. Ankara'dan kalkan 927 uçak izmire varmış, sen hala afyonda sucuk ekmek sırasındasın. Tam kızı uyuttuk derken navigasyon habercisi kadın "hız limitini aştınız" diye bağırınca zırlamaya başladı bizimki. Haydi kalan 4-5 saatlik yolu hoplat, zıplat, oynat ile geçir. Kafa göz şişmiş halde eve ulaş.

Bir de klasiktir, o çocuk tam eve varmaya 15 dakika kala uyur. Rutinleri kaçırmışsındır. O yüzden gece uyanacağını bildiğinden iki kat stres yaşarsın. Babası ben kaç saattir araba kullanıyorum diye gidip yatar. Sen sanki yol boyu uyumuşsun gibi, ki araba kullanmayı çocuk bakmaya tercih ederim ama fikrim hiç sorulmuyor, sabaha kadar çocuk nöbetine devam edersin.

Doğal olarak bebenin uyku düzeni şaşar ve tatilin en az üç gününü hortlak gibi geçirirsin. Babası zaten buraya içip eğlenmeye geliyor. Bir işin ucundan tuttuğu yok. Sabaha kadar içsin, akşama kadar uyusun. Annem kursum var diye kaçtı. Babam ben bi köy meydanına ineyim dedi gitti. Koca evde bebeyle kaldık mı öyle. Neymiş tatil.

Neyse ucundan kıyısından deniz gören bi yere geldik ya buna da şükür. Ankara'da evin camından karşıdaki teyzenin tüm gün ev temizleyip yemek yapmasını izlemekten ciğerlerim şişmişti. Kadın sabah bi kalkıyor halı silkele, çamaşır ser, yerleri süpür, camları sil, yemek yap! Çoluk çocuk olmayınca o da temizliğe sarmış.

İzmir'de tatildeyiz sayın okuyucu. Şu an ayağımda kızı sallıyorum. Değişen birşey yok anlayacağın. Karasal iklimden çıkıp deniz kenarı anneliği yapıyorum.

Oh ne ala tatil.

Şunu dinleyerek özleyin beni..

mobil hareketler
Location:Özbek

Wednesday, December 5, 2012

Anlık

Balık çorbası işine giriştim. Verimli bi gün olması bakımından. Hem çocuk bakar, hem yemek yapar, hem blog yazar, hem alışverişe gider, hem içer, hem de akşam gelip masasında renkli işler peşinde koşar diye bahsedilmek için. Aferin bana, bi makas alayım yanağımdan..

Yaptığım uyduruk yemeklerin tarifi istiyorlar. Ben de diyorum ki evde ne varsa koy tencereye haşla. Çorbanın da tarifi mi olurmuş. Haşlanmış sebzelerin içine ister kıyma, ister tavuk, istersen balık koy. Yağsız, unsuz, tuzsuz birşeyler işte. Renkli falan ama tadı bildiğin rezalet. Gerçi kanka çok beğeniyor çorbalarımı. Elim iyi şekerim taş kaynatsam yeniyor.

Gerçi iki seferdir pırasa yemeğinde cortluyorum. Lokum gibi yapardım kanka parmaklarını yerdi. Dün pişmediği gibi üstüne su eklememe rağmen altı yanmış. Pişmiyorsun madem niye yanıyorsun? Madem yandın niye pişmiyorsun?

Annem bizdeyken boş boş oturuyordum ne güzel. Çorbayı pişirirken onu düşündüm. Tam oh be morukladık, belimiz büküldü, herifle tüm gün evde oturup takma dişleri temizler, baston savaşı yaparız diye rahatlayacakken torun gelecek. Anneeaaa ben gezecem al şuna bak diyecek bizim kız.

Erkek anaları ne şanslı. Gelinle geçinemez dolayısıyla da torunun b*kuna ellemez. Uzaktan "ay pek şeker bişi maşallah" diye bakar. Kızın anası da bakıcı gibi b*kuydu, yemeğiydi, temizliğiydi yazık. Ben osbeşte doğurdum. Benim kızda aynı doğurursa artık huzurevine getirir bakmam için. Adımı sorsan madonna diyeceğim vakitte 'ben gezecem al şu bebeyi'. Dur bakalım seni tanıyor muyum acaba? Bi sor di mi ben kimim diye. Allah gecinden versin tabi.

Bak yazana kadar pişti yemek. Zaten yapması değil yedirmesi mesele. Dişler yüzünden çocuğun iştah yerlerde. İştahı açılsın diye elma armut yediriyorum. Sonra çorba ve meyve püresi. Üstüne de yoğurt. Sen sağ ben selamet.

Akşama muhallebi, sabah peynir, ekmek. Geçen babasına bıraktım, bebeye mandalina kabuğu vermiş yediriyor. Çocuk ağzına basmış kabuğu nefes alamıyor. Ne yaptın ya diye zıpladım üstüne. Baba kafası diye birşey var ki allah hepimizi o kafadan korusun.

Valla çok gözel bir gün daha beni bekliyo. Bebe uyansın yedirip dışarı atacaz kendimizi. Kapı kapı dolaşıp alışverişe. Ordan bi house party varmış bol şampanyalı. Artık ordan sağ çıkar mıyız bilmem.

Bana iyi eğlenceler, sana kolay gelsin.

Şimdi ruh halimi yansıtan bir şarkı ile veda ediyorum.

Haydi huuooopppaaaaa..

mobil hareketler
Location:Ev

Tuesday, December 4, 2012

Kist-Hidatik

Annem arkadaşıma gidiyorum diye evden çıktı, bir daha kendisinden haber alamadım. Fazla yüklendim galiba kendisine. Normal bir hayat yaşamaya çalışmıştım sadece. İnsan gibi uyumak, sosyalleşmek, masadan kalkmadan yemek yiyebilmek, müzik dinlemek, kitap okumaktı suçum. Ben bunları yaparken çocuk bakmaktan insanlıktan çıkan annem evi terk etti. Nasıl oluyormuş anne? Zor di mi? Sen kaçarsan, ben kaçarsam kim bakacak bu bebeye anne? Ay nesi var tek çocuğun, şıp diye büyür rahat edersin diyordun hani? Şıp diye kaçtın?

Üç hafta krallar gibi yaşadıktan sonra evde ne yapılır ki. Tabii ki pişir, temizle, topla, yıka, uyut. Ben de bıktım bunları anlatmaktan ama durum tam da bu. Hava berbat. Yine hastalanmayalım diye evden çıkmıyoruz. Perişan olduk geçen sefer.

Brokoliden çıkan böceklerden bahsedeyim size. Bu gün kafayı onlara taktım. İki sefer kızın çorbasını çöpe attım. Defalarca yıkayıp, sirkeli suda beklettim yine çorbada hoop bir böcek. Bugün brokoli renginde kurt bile gördüm. Nasıl bir kamuflaj nasıl bir hayatta kalma direnci, o kadar yıkamaya ölmemiş hala kıvrılıyor. Yine çöp yine çöp!

Ben ameliyat oldum bu sebepten. Sebzelere dadanan böcekler karaciğerde yer etmiş. Kist-hidatik dedikleri karaciğer iltihaplanması yüzünden bıçak altına yattım.

Bak ameliyata giden yol nasıldı onu anlatayım sana. Bi gün kankayla geziyoruz. O zaman daha evliliğe ikna edememişim flört ediyoruz. Hafta sonu yemeğe gideceğiz. Yedik, çıktık, arabadayız. Ben kaşınmaya başladım. Ama öyle böyle değil. Koltuk altımdan iğneyi sokuyola ta ayak tabanıma kadar. Kaşı kaşı kaşı kaşı..

Arabadayız daha. Koltuk altım, ayak tabanım derken dudağıma sıçradı. Dudağıma dokunmamla pırt dedi şişti dudağım. Sonra kaşım kaşındı. Elimi bi attım pırt kaşım şişti. Akşam vakti, aynaya bakamıyorum. Ya yüzüme bir bak bişeyler oldu dedim. Ne oldu dedi. Valla kaşım gözüm mü şişti anlamadım, ışığı açıp bana bir bak dedim.

Arabayı kenara çekip durdu, ışığı açtı, beni gördü ve "sakın aynaya bakma, hemen hastaneye gidiyoruz" dedi!

Ne oldu lan bana? Ya ne oldu burnumda sümük mü var, gözümde çapak mı var ne oldu bana? Saatte binbeşyüz km hızla acile gidiyoruz bu arada.

Hastaneye bile yetişemedik, ben nasıl bi morardıysam kliniğe zor attı bu beni. İki iğne yiyince azıcık toparladım. İğnenin her türünden korkan bi tırsık olarak hemşire 'indir donunu' diyince orda bayılıp düşmüşüm. Beni kütle halinde yatırıp yapmışlar iğneyi.

Neyse sonrası alerji mi neymiş bu derken karaciğerde ceviz büyüklüğünde kisti buldular. Kendimi iki aya ameliyatta buldum. İlk ameliyatım ve epey ciddi. Karın bölgesinde tank savar mermisi yemiş kadar bir ameliyat izim mevcut.

Öyle işte.

Sebzenizi meyvenizi iyi yıkayın.

Evcil hayvanlarınızın aşısını, bakımını ihmal etmeyin.

Büyüklerinizi sayın, küçüklerinizi sevin.

Aferin.

Saturday, December 1, 2012

Güncel 8

Ne kadar durun yapmayın desemde peşimden doğuran çok oldu. Bu gün de altın takanlardan birine tepriğe gittik. Öyle hacı. Bu işin bir de iade-i ziyaret şeysi var. Gelenek, görenek, namus, şeref, haysiyet, şahsiyet artık ne dersen. Sana takanlara sen de takıyon. Kimsenin altında kalmıyon. Düğünlerde takı takma merasimlerinde videoya çeken olur ya, doğumda da olmalı lan o. Kim ne taktı bilecen. Sonra arkandan lan bebesine yarım taktık bize gram getirdi aq diye laf ederler. Ayp olur..

Hayır bi de altını takan insan kırk kapı yabancındır bazen. Lan naapakta götürek, takak diye dört dönersin. Bi pundunu bulup al ulan hani o hastanede çeyrek taktığın fakir ama gururlu anne var ya o benim diye çaat yapıştırırsın. "Ay ne gerek vardı ayol gelmeniz yeter" manası "lan kaç ay oldu ipneler yeni mi getiriyonuz" olabilir. O yüzden notunu baştan alacan hacı.

Neyse bugün de gittik ziyaretimize. Sırtıma kambur olur böyle şeyler benim. Sevdiğim biricik aile dostumuzun kızı oldu. Epeydir gidemediydim. Zaten nereye gidiyon diye bi sor. Yeni yeni gezmelere başladık. Kıyafetler için kocaman bir valiz, portatif bir mutfak ve mini oyun sahası ile düştük yollara. Ay çok özledik (bebe 4 aylık oldu anca geldiniz), nerelerde kaldınız (altını getirdiniz di mi lan), ay maşallah sizinki de kocaman olmuş (mamayı dayıyon tabi büyür çocuk) diye samimi bir karşılamadan sonra geçtik oturduk.

Ben de doğurdum ama o kadar babasına benzetemedim. O ney la? Minnacık kız bebek bu kadar mı "ben bebek deilim ben aslında babamım" diye bakar sana. Naber hayrettin diye sarılasım geldi bebeye. Babasına benzesede tadından yenmeyecek kadar bebek tabii. Ama aynı babası lan. Hayrettin guççülmüş karısının memesinden cuk cuk süt emiyo, altına sıçıyo, kundaklanıyo..

Neyse hayrettin uyudu. Annesi de biz gelecez diye pasta börek peşinde. Onlar bana gelirken sadece altınla geldi diye ben de giderken pasta neyim almadım. Şaka la şaka. Tatlı tuzlu ne varsa götürdük ama yok karı illa fırında böreem var diyo. Yardım edeyim diye kızı anneme verip girdim mutfağa. Sen misin giren. Zoi kekin hamurunu bi çırpsana, zoi fırında böreğe baksana, zoi o pudingi 7 dakka sonra ordan al, zoi annemi bi arasana nerde kaldı! Kendimi sebastian gibi sarayın mıtfaanda köle gibi çalışırken buldum. En son karının balkona astığı çarşafları dürüp yerine koyuyordum. Orda uyandım lan ben naapiom diye.

Bebe ağlıyo diye kaçtım kurtardım kendimi. Bizimki de her yerde ağlayan bebe, orda evde hiç yüzüne bakmadığı kurbaasıyla aşk yaşıyor. Lan ağlasana, anneni istesene bebe! Altına sıç, ne bileyim acık, hafif bi düşüş yap anneaaa diye çemkir. Yok ağlamıyor. Neyse hayrettin de uyandı da bebe mevzuuna sarıp kuruldum baş köşeye. Yedik içtik. Bebeyle ne kadar yenirse. Güldük eğlendik. Trafik azalsın da yola öyle çıkalım deyu yedi bıçığa kadar bekledik.

Evleri de merkezi sistem. O ne sıcaktı lan. Bak evdeyim, sırtımda kalın hırkam, ayaamda panduflarımla hala ısınamadım. Sarayda yaşioz ama nanay. Feyzbıkta "götü donan zenginler" diye 1milyon kişi bulurum idda ediyorum. İlla sarayı satıp orta kat bi merkezi sistemli daireye geçirtecekler adamı.

Bugün de böyle geçti işte. Eve geldik bebe uyumadı. Carcarcar onla uğraştık. Falan filan. Çok bebeli bi gündü yani. Başım gözüm şişti. Şimcik biramı içip keyfime bakazaam biraz. Bu arada bilooma benzeyen, biloomdan esinlenen yeni biloglar görüyorum hoşuma gidiyor. Yazın la siz de. Valla ben kalıcı deelim. Millet hizmet bekliyor, gülecek, eğlenecek yazılar bekliyor. Biraz argo, biraz sokak diliyle içimizdeki osman abiye yol açalım de mi amma. Hadi yazın bekliyom bak. Aferin öpering hepinizi..

mobil hareketler

Location:Ev

 
Designed by Beautifully Chaotic