Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Thursday, January 16, 2014

Güncel 16

İzmirde ki huzurlu tatil havasının sonuna gelmeye başladık. İki gündür evde ilk kim kimi boğup öldürecek diye bahisler açıldı. Genelde annemle benim aramda olan sürtüşmelere, babamda anneme destek vererek bir yerinden bulaştı. Normalde annemin hiç bir şekilde destekçisi olmayan hatta en azılı düşmanı olan sevgili babam, kızına karşı düşmanını dost belledi. Düşmanının düşmanı dostundur aslında. Dur lan. Anaa ben miyim düşman yoksa. Vay amk herşeyi en başından yanlış anladım o zaman desene. Üvey miyim yoksa ben. Barınaktan mı aldılar lan beni. Kimim ben, neyim ulan? Aman banane iki güne kendi evime gidiyorum. Yedim, içtim, uyudum, bebeyi kakaladım, çamaşırım yıkandı, nazım çekildi, köyün marketine bi dolu bira, sigara yazdırdım, kaloriferi kökleyip adamların iki yıllık gazını bitirdim, e üstüne bi de dünyanın lafını saydım daha ne isteyim. Hain evlat olmakta zor. Hayır ben bunları yapıyorum, kadın hala elinde çorba kasesi benim sıpanın peşinde koşturuyo. "O yiyince ben doyuyorum" diye bebeyi yemekten, beni hayattan soğuttu. Yapma, etme çemkirmelerimin hatrına fırlat kafama kaseyi, başlarım sıpana da sanada de, koy gtüme tepiği yolla evime di mi. Belki böyle daha mutlu olacaz. Ne sabırmış mübarek. Ben kendimden iğrendim. Gideyim evimde kocamla dövüşeyim. Bu ne bea! O da sabırlı adam gerçi. Mülayim insanların arasında kurudum gittim abidin. Şöyle ağzımda sakız, kçımda şalvar, elimi belime koyup "şşş bana baksana bana, yırtarım ağzını senin" diyecek iki dengimi bulamadım. Evime gidip apartmanın yöneticisine falan bulaşayım en iyisi. Ne de olsa onlar gecekondudan gelme. Birbirimizin dilinden anlarız. Karısını görünce korkmasam sağlam tartışacaz aslında ama kadını görünce altıma zçıyorum afedersin..

Bebenin son olduğunu umduğum dişleri çıkıyor. Evet hala çıkamadı, çıkıyor. Kalbime giden damarların tıkanmasını ya da beynimde ödem oluşmasını bekliyorlar diye tahmin ediyorum. Yakındır, o da yakındır. Sabah bir başlıyor anni anni diye akşama kadar yapışık ikiz gibi bahçe, boya, şarkı, kitap, böyle boktan ne varsa yapıyoruz. Ben hiç oyun insanı değilmişim arkadaşım. Zaten boyama diye oturuyoruz bana boyatmıyor, kitap diye oturuyoruz kitabı parçalara ayırıyor, şarkı desen bir söyledin, iki söyledin, üçüncüde sağ gözüm seyirmeye başlıyo, bahçede nerde kıymıklı tahta, nerde kedi suyu, nerde çukur, çöp, bok varsa ona koşuyor. Yav tamam sabah çıkalım bahçeye, şöyle iki üç tur dikkatlice koş, sonra gir içeri duşunu al, üstünü giyin, önüne ne koyarsam sil süpür, sonra uslu uslu kitabını okurken uyu di mi. Bu ney la? Bebenin peşinde sırtımızdan ter akıyo. Şekerim çocuğa "yapma, etme" demiycen sonra büyüyünce psikopat olup adam öldürüyomuş diyolla. Hee benimki on yıla sizinkileri sırayla kesecek o zaman bekleyin. Ondan sonra vay efendim bebelerinize tablet vermeyin, telefon, bilgisayar açmayın. Napayım gtümümü açayım aq. Neyim ben makina mıyım? Kafa olm bu kafa. Akıl verirken ağzı açık seni dinleyen kafalardan değil ama. Yok oradan düşmesin, buraya çakılmasın, bıçağa uzanmasın, kedilerin kuyrunu çekip tırmığı yemesin diye kafamın her yerinde göz çıktı. Önüme bakarken arkamı görebiliyorum artık. Heroes'da ki Syler peşimde. Valla beni öldürüp gözlerimi çalacak. Aha buradan ihbar ediyorum. Yani o değilse de V'de ki uzaylılar kaçıracak beni. Anna'mıydı neydi karının adı. Hepsi peşimde lan. Var bişii olm bende. Valla bak. (yazar burada fantastik dizi severlere banka hesap nosunu veriyor) (yok lan banka hesabım z.p diye havale yapın adıma) (başka dizi sormayın bilmiyorum) (iki dizi fiyatım kişi başı 45tl) (taam lan gönlünden ne koparsa) (açıklamaya fantastik dizi yorum ücreti yazdırın)

Şimdiye kadar hiç bir annelik örgütüne üye olmadım diye kendimle övünüyordum. Adı üstünde örgüt bunlar. Ne bileyim dolunayda bebemi kaçırıp fidye mi isteyecekler yoksa etkinlik, toplantı adı altında tenhada kıstırıp ya paranı ya canını mı diyecekler ne yapacaklar ben ne bileyim. Hepsi güler yüzlü, zeki, cin gibi kızlar. İstanbul faktörü de önemli. Çoğu istanbullu değil anadolunun köylüsü ama işte oraya gidince hamfendi olmuşlar. Bebe doğurunca kolektif işlere girişip çeşitli konularda annelere yardım ve fikir vermeyi amaçlamışlar. Hamilelikteki bilgi açlığı ile bi sarıyosun bunlara bir daha bırakamıyorsun. E biz de boş değiliz tabi. Toplum içindeki değerimi, twiterdaki 100k takipçimi, engin bilgilerimi, üstün zekamı, hamfendi kişiliğimi ve biloa günlük 3milyonluk tıklamayı hesab eden örgütlerden bir tanesi sitesinde yazmam için trilyonlar teklif edince kıramadım, bastım imzayı. Şu ana kadar 3-4 yazı yazmış olmama rağmen para hesabıma yatmadı. Sürekli harikasın zoi, çok güzel zoi, bayıldım yazıya zoi diye gaz alıyoruz. Okumak istersen aha da link. Ne kadar kibar, ailesine, yuvasına düşkün, kızına aşık, annelik duygularını en iyi şekilde ifade eden bir kişiliğim oku allasen. Gerçi tarafımdan annelikle ilgili yazacak bişii kalmadı. Sıkıldım ulan. Herkes kendi çapında uzman. Ben değilim arkadaş. Boş işler uzmanıyım ben. Laylaylom uzmanıyım. Trişkadan nağmeler yazıyorum. Öyle anneliği öven, duygu yüklü, çocuğu mucizevi bişii olarak gösteren yazılar boğuyor beni. Herşeyin fazlası zarar.

Bu örgütler arı gibi çalışıyor. Bir araya gelip mezdekeyle göbek atanlar da var, seminer düzenleyenlerde. Teknolojik yardım sağlayan da var ikinci el ürün ihtiyacına karşılık veren de. Hepsini tek tek şeedemeyecem, o kadar çoklar ki araştırıp kolayca bulabilirsin. Girişimci anneler diye bahsediyoruz kendilerinden. Neyine girişiyon, otur evinde boklu sıpana bak di mi. Fevkalade asosyal biri olarak sosyalliklerinden içim şişiyo. Boşayın kocaları aynı eve taşının bari. Şimdi bazıları bir de youtube'da kısa reklam filmi çekiyollarmış. Firmanın biri bunlara beleş bi litre detercan vermiş, kullanın, kendi hikayenizi çekin diye. Ay bi görme hepsi artiz. Essahtan memur karısı gibi elleriyle gömlek, tişört, perde çitiliyormuşcasına uzun uzun anlatmışlar. Ayol bunların hepsinin aşçısı, şoförü, dadısı var. Kocamın gömlek yakasını çitiliyorum diyor, eline zoom yapıyorsun parmağında nal gibi elmas yüzük. Bebem halıya mama döktü diye halı siliyor, çoraba zoom yap ciddiyetsizliği gör. Perde annemden yadigar, yıllarca kullanmak istiyorum diyor, perdeye zoom yap maltepe pazarında metresi 5lira. Yastık kılıfındaki lekeyi mutfak tezgahında suya sokuyor öteki. Bebemin lekeli tişörtü diyor, ona bişey bulamadım, çocuğuna sahip olaymışta leke yapmasaymış o zaman. Hepsinden ikişer kelime bahsedeyim de yarın birleşip üstüme saldırabilsinler. Öyle oluyo genelde. Burada ne yazarsam üstüne alınan ya laf çakıyo ya posta koyuyo. Direk isim vererek yazmayı ben de isterim ama o zaman işin espirisi, gizemi kalmaz. Lan bana mı diyo bu diye düşündüremeyeceksem burada işim ne? (ayrıca bunları yazmamı onlar istedi) (mahkemeye falan verirlerse diye tiwit çıktılarını aldım) (parantezler özel ilgi alanım) (sizde bi parantez açın korkmayın)

Şarkı da ne kadar manidar değil mi abidin?

mobil hareketler

Location:Özbek

Friday, January 10, 2014

Uykusuzluklarım

Kan kardeşliği popülerdi biz küçükken. İki gün aynı mahallede dolaştığın üç beş bebeyle hoop hadi kan kardeşi olak diyip iğneyi batırırdık parmağa. Ertesi gün elindeki çubuk krakerden bi tane vermezdi puşt. Hani kardeştik lan? Biraz daha büyüyüp sık görüştüğüm kızlarla toplanıp, hadi kan kardeşi olalım diye seans yapardık. İşte ölene kadar birbirimizi sevecez, harçlıkları paylaşacaz, ne bileyim çok yakın olacaz falan. Artık ne kadar amerikan filmi izlediysek. O yaşta da olmadı. İki gün sonra birinin erkek arkadaşı sana üç saniyeden fazla baktı diye "aa bu çarpık bacaklı bi daha bizle gezmesin" diye dışladılar. Güzellikte başa bela. Bi de bacaklar düzgün olaydı gör bakalım kimdi 95 kainat güzeli. Hey gidi hey. Neyse. Daha daha büyüdük, alkolünde etkisiyle hurraaa deldik parmakları, nooldu, şimdi sokakta görsek birbirimizi tanımayacak haldeyiz. Bir daha da kimse için parmağımı delmem kardiş. Olmuyor. Karı kısmısıyla fazla münasebete girilmiyor. Kıskancı, komplekslisi, yalakası, yalancısı ammann hepsi mi beni bulur. Evet sorun ben de demek ki. İğrenç bi insansam demek. Sörkılıma şöyle helal süt emmiş bi insan sokamadıysam. Var var şimdi okuyup inanıyolar, darılıyorlar bana. Yalan lan yalan olm hepinizi seviyom. Yahu şu biloo aslında ben yazmıyormuşum gibi bi okuyun artık yeter lan. Zaten babam bu ara netten çıkmıyor, bir de burayı bulup okursa gör o zaman filmi sen. Bir avustralya şarabı olan yarro yering diyorum..

Literatürüme yeni giren "efenim tüm bu gerilim dolunaydan" şeysi ile gerim gerim geriliyormuşuz. Sosyal medya kanlar içinde. Vurdulu kırdılı türk filmi adeta. Sen bana bunu niye dedin, sen ne demek istedin, bana mı diyon lan sen, kime diyorum lan ben gibi atışmalarla süpersonik olaylar yaşanıyor. Ben de nasibimi alıyorum tabi. Şindi bence bir kaç grup var hocam. Kurumsal kimliğinden dolayı etliye sütlüye dokun(a)mayanlar, valla ben ev hanımıyım her gün yemek yapıp bebe boku temizliyom aha bütün tivitlerime bakın hepsi sarımsak kokuyo diyenler, patrona iki telefon bağlayıp 'ay bugün çok yoruldum' diye ona buna saranlar, her boku bildiğini zannedip akıl vermeye çalışırken ayar yiyenler, ay geçen şuna gıcık olduydum dur iki laf sokayımda gazım çıksın diyenler, aklına geleni yazanlar, günlük tutanlar, sevenler, sövenler. Dolunay felam diyorlar da bu bildiğin karının çok olduğu ortamda yaşanacak gayet normal olaylar. İyi gün dostluğu hocam, en güzeli. Nerde yemek, parti, eğlence, kahkaha, keyifli sohbet orada olacan. Başım ağrıyo, gözüm ağrıyo diyene, hele ki borç para isteyene dızzztt offline. Birbirinden borç alıp, geri vermeyince "sen önce birikmiş borcunu öde çemçik ağzılı" diye tivit atan gördüm. Şaka lan şaka uydurdum bunu. Ama olur mu olur..

Annemlerin evinde en sevdiğim olay elektrikli battaniye. Olm bu yüz yılın buluşu lan. Yatmadan iki saat önce açıyorum en yüksek dereceye. Şömineye girmiş gibi oluyo. Soba diyeceğimi mi sandın pis fakir! Şömine tabii ki. Klas olay. Neyse dur şimdi. Annem de evde yaptığı tasarruflarla meşhur biliyorsun. Kadın benim bunu yüksek derecede yaktığımı farketmiş. Aman demediğini bırakmadı. Yatağı yakacakmışım daaa, hatta evi yakacakmışım daa, iki saat açık bırakılır mıymış daaa, düşükte on dakka yakıp, yatınca kapatacakmışım daaa. Ya yatak benim, keyif benim, parası neyse ödeyelim dedim ı ıhh. Şindi her akşam kontrol edip kapatıyor hatta fişten çıkartıyor aleti. Elektrikli battaniyeyi bile onun kontrolünde kullanıyoz. Hükümet gibi kadın yani. Çay demliyorum "kaç kaşık koydun, yine arttı bu dem?" Demini de mi yiyeceedin be kadın. Ne bileyim koyduk üç, dört kaşık. Dolapta kullanma tarihi geçmiş, çocukluğumdan kalma konserveler var. Hani öyle bir hal aldı ki ben de kıyıp atamıyorum. Dolabın bi parçası gibi, onlar orada olmazsa hüzünlenecekmişim gibi anlıyo musun. İşte bu annemin eşya atamama, 500m2 evi bir şeye çarpmadan yürüyemez hale getirme huyundan dolayı kendi evime bir şey alamıyorum. Boş ve minimal döşenmiş ev kalp ben. Afakanlar basıyo hocam imdat..

Nur topu gibi uyku problemim var. Sıcak banyo, ılık süt, duygusal bir kitap üçlüsü bile yardımcı olmuyor. Sabah ezanından sonra bir iki saat uyuyorum o kadar. Sanki trilyarlık holding ceo'suyum da eve hacize gelecekler diye bekliyorum. Hayat standardım düşüyor şekerim. Bu yüzden doktora gidilir mi? Naapcak ilaç verecek, ilacı içince mal gibi olacam, boş boş bakacam, ağzım yarı açık, kenarından tişörtüme salya akacak, adam benden iyice iğrenecek, nooldu tohtor beni iyileştirdi. Yok yok yetiyo bana bir iki saat uyku. Düzelir hem zamanla. Şimdiye kadar uyudukta nooldu? Aynştayn hiç uyumazmış. Zeki, dahi insan hastalığı. Sen öyle karpuz gibi yat uyu banane. Beynimin sağ, sol, orta, yan, paralel, kuzey, güney artık ne kadar yanı, yönü varsa çalışıyor. Yakında uçarım da lan ben. Hindistana mı gitsem. Hari krişna haari krişna hari hari. Yaşı tutmayan da bilmez şimdi bu ne dedi diye. En az yirmi yıllık şarkı tabi. Bütün bu eski şarkıları, hatıraları unutup, yaşımı küçülttürmek, bir niki minaj, bir castin bibır fanı olmak istiyorum ama kafam kaldırmıyor abidin. Şöyle alt fonda sakin sakin orhan baba çalsın "beni böyle sev, seveceksen tırı nım"..

İmla hatalarıyla ilgili yazacam diye oturdum, dört paragraf ne yazdım lan ben böyle. Düşününce imla hataları hakkında yazacak en son kişi benim de mi. Ağzıma iki tane yabıştırıp oturtursunuz diye vazgeçtim. Gerilmeyelim di mi durduk yere. HerkeZ eYlensin, herkeZ mutlu olsun yeter ki deYil mi? Iyhhh yazarken miğdem bulandı yeminle. Bazı kelimelere karşı irritasyon oluştu. Yazma güzel kardeşim, bilmiyorsan öğren tatlı kardeşim, benim de hatam varsa ara müdürü şikayet et aq! Ayhh banane beaa yeter sıkıldım ulan..

Bi uyuyaydım iyiydi..

mobil hareketler

Location:Özbek

Sunday, January 5, 2014

Ucuz Tarife

Kızı İzmir'de bırakıp Ankara'ya dönüyorum. 7gece 8gün. Nasıl keyfim yerinde anlatamam. Anneme komutları verdim, şu şöyle, bu böyle, aksi halde yakarım, yıkarım. Yok aç bırakacaz, her gün ıslak sopayla dövecez sanki kızını diyor ama içinden. Ben yine bir şey duymuyorum. Her zamanki gibi elli saat erken bırakıyorlar beni alana. Ulan havaalanı burası müze değil ki napacam kırk saat. Neyse ki esmer, yeşil gözlü, uzun boylu, mavi gözlü, sarışın, bi acaip ne olduğu belirsiz ama bi o kadar da asil bi insanım ki çantamdan kitabımı çıkarıp okumaya başladım. Neyse ki bi de zenginim tomarla param var ki beklerken bardağı 25 zirilyondan bira şişesi açtırdım. Abla bardak mı şişe mi dedi fakir kasiyer. Lan dedim sen kimsin lan? Koskoca dükün kızına dediğine bak tövbe tövbe. Aç ordan 33cc lik şişe, yaz kocamın kredi kartına! Hey allaam ya ne cahil insanlar var şu dünyada. Aman canım kızı bıraktım eve dönüyorum. Yılbaşı keyfi yaşayacam. Takılma zoi böyle ufak şeylere diyip içtim koca şişeyi. Etrafta kitap okuduğumu gören, neağdar süper bi insan olduğumu düşünen ezik insanlara bakıp halime şükrettim. Tamam belki ucuz bi tarifeyle uçuyordum ama şişe açtırmış olmam ne bileyim beklerken kitap okuyor olmam beni hepsinden ayırıyordu. Farklı dünyaların insanıydık. İstersem kulaklığımı çıkarıp son moda radyoları dinleyip iyice ezebilirdim evine yetişmeye çalışan bu sıradan zavallıları. Şarjım azdı. Yapmadım..

Ne bozacam keyfimi. Ulan şansa yanımda boş. Amacım zaten bi başıma kalmak, bi de yanım boş daha ne isteyim. Yayıldım 3 kişilik koltuğa, zoi dedim olay bu, istersen olur! Kitap okudum, gözlerim yoruldu dergi fotolarına baktım, olmadı arka sayfadaki sudokuyu çözüp 'allaan gerzekalıları siz ne anlarsınız' diye imzamı attım, oha dedim lan daha napayım, kalkıp uçakta işeyecek halim yok (yapmayın lan tutun oha). Diyetteyiz diye içi iki gram beyaz piynirli sandviçi ya da iğrenç margarinli keki de yemeyip kuru kuru kaave içtim. Neyse alçalıyoz diyince paylıt oh dedim eğlence başlıyo. Yalnızım lan. İstediğim kadar içer, istediğim kadar gezer, uyurum olm. Annelik şeysilerimi arkada bırakmışım. Adama beni karşılamaya bira alıp gel demişim. Zil takıp oynayacam nerdeyse. Hop dedi lastikler sürttü yere. İki üç şakşakcı başladı alkış tutmaya. Bunların soyu tükenmedi miydi diye düşünürken cıks cıks cıks diye kendilerini eziklemeyi ihmal etmedim. Utanıp içlerine kaçtılar. Ben de bir iki santim uzadım. İyi oldu..

Ankara'da neler yaptım, zaman nasıl vınnn hızında geçti, 7günde bir insan nasıl sinemaya gidemez, gittikten 36saat sonra pişman olup ben geri dönecem kızım yawrııım diye nasıl salya sümük ağlar, yılbaşı partisi ve sonrasında yaşananları ayrıca yazarım. Yani belki yazarım. Netçe olarak saat 3te iniyorum valizim yok hemen çıkarım orada ol dememe rağmen yarım saat geç gelen, nerdesin aq saat kaç dediğimde aaa sen indin mi yeaa diye pişkinlik yapan, yok daa inmedim pilotla kokpitte çampenya içiyoz dediğim sevgili eşim, evimin direği, gasteye sarılmış bir kutu bira ve kırmızı bir gülle karşılamaya geldi. Gülü iki koklayıp attım arka koltuğa. Romantizmin aşkı öldürdüğünü düşünüyorum bizzat, şahsen. Zamanında şiir okuyan, gitar çalan, akrostiş yapan aşıklarım olduydu. Hatırladıkça miğdem bulanır. Birayı çıstt diye açıp löp löp içtim. Eve gittik yine içtim, kıtıra gittik yine içtim, arkadaşa gittik orda da içtim. Apaçi dansı bile yapmış olabilirim. Hatırlamıyorum..

Dönüş için check in yapıyorum. Dedim ulan şansa yine yanım boş olur raat raat giderim. Önlerden bi koridoru seçtim. Valiz olmayınca erkenden uçaktan inmek istiyo insan. Hatta uçaktan ilk inenin boyuda bir iki santim uzuyomuş diyolla. Neyse işte dönüş günü geldi. Saati kurdum 10a, 12 gibi evden çıkacaz. Adam 11e kadar uyudu. Sabahın köründe apartmanın önündeki arabalardan birinin alarmı cayır cayır ötünce küfür kıyamet kalktım. Pencereden sarkıp kapatsanıza şunu ulaaan! diye bağırdım. İki saat daha ötmeye devam etti. Günlerdir uykusuzum zaten naapsam gidip adamı osbeş yerinden bıçaklayıp evi de benzin döküp yaksam mı diye düşünmeye başladım. Çocuğunun babasıdır zoi yapma dedim sonra. Kızına kavuşacan onu düşün dedim. Boklu bezler, yenmeyen yemekler, kafa zken çocuk şarkıları, gece terörösü. Ama bak anniii diye boynuna sarılıyo ya onu düşün asıl diğerlerini zktir et. Hep iyi şeyler düşün. O kadar mutlu ve olumlu ol ki insanlar senden nefret etsin. Ay şekerim mutluluğumu kıskanıyolla dersin soranlarada. Da ayrı mı yazılıyo burda. Hiç edebiyatçı okuyanım yok mu lan benim. Halbusi hedef kitlem şarap içip edebiyat tartışan entellektüller. Nerden düştüm sizin aranıza bilmem..

Uçak başta boş görünüyordu. Hatta bir süre yanıma kimse oturmayınca "yoğ artık bi de büyük ikramiye bana çıksın bari" diye çocuğu babasına bırakıp trilyonlarımla kübaya yerleşme hayallerine dalmıştım ki "apla burası 5E mi" dedi biri. He he dedim geç gardaş. Adam ortaya oturdu. Ben de kübadaki evden çıktım. Bi tek bizim sıranın cam kenarı boş kaldıydı ki elinde bebesiyle ikiyüz kilo bi teyze göründü kapıda. İyi ki belimde silahım yoktu, tekbir getirip kafama sıkabilirdim o an. Teyze tepemde durup "canım siz bir kayarsanız ben koridorda oturayım, çocukla sıkışırız" dedi. Yanımdaki çocuk cam kenarına ben ortaya düştüm mü. Yanımdaki çocukla oğadar kibarız ki teyze soyunup arkanızı dönün dese ses etmeyecez. Kitap okuma şeysiyle içinde olduğum bu felaketten sıyrılacam ama çantama ulaşmam mümkün değil. Teyzenin bedeninin altında ezildi zavallı. Bebesi çoktan küpelerimi çekiştirmeye başladı. Ay çoğ tatlıııı benim de bu yaşlarda kızım var deme şeysinde bulundum. Olmaz olası annelik şeysileri. Gelene kadar küçük kurbaa ve kırmızı balık söyledik. Cam kenarına oturan çocuk uçak kalktıktan sonra titremeye başladı. Yükseklik korkusu varmış. "Apla içki servisi ne zaman" dedi. Basınçtan kafan gitti heralde ne içkisi la dedim. Apla ben korkuyorum içki yoksa pencereyi kapatacam dedi. Lan neabiosan yap aq bi yanımda bebe diğer yanımda bu titrek. Birine şarkı türkü, ötekine sakin ol, nefes al diye telkin. Ucuz tarifenin ucuz insanları yaa..

Kızıma kavuştum, tribimi yedim, gönlünü aldım, öpüştüm koklaştım. Gerçekleri çarpıtmak suretiyle hikayemi de anlattım. Bi de eskilerden güzel bi şarkı şuraya. Hehh hatti eyvallağ..

mobil hareketler

Location:Özbek

 
Designed by Beautifully Chaotic