Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Monday, February 19, 2018

Güncel 25

Yaş 6!

Evde gözden kaybolup sesi çıkmıyorsa tehlike arkadaşlar. Bilin ki ya evi yakacak ya kendine zarar verecek birşeyler peşinde.

Kartondan boyama evinin içini kendine göre dekore etti. Mutfağı, yastığı, oyuncakları ve tableti ile salonun ortasındaki gecekondusunda yaşıyor. Okuldayken tabletini kurcaladım. Kendini videoya almış; oyuncakları gırtlağına sokmalar, ip ile diş aralarını oymalar, parmağını gözüne sokmaya çalışmalar. İlginç..

Aynı gün gecekondusunu pencereden fırlatmak sureti ile özel hayatına ilk darbeyi yaptım. Neden? Nedeni basit, çünkü mümkünse yaşamasını istiyorum.

Yaptıklarının muhtemel sonuçlarını anlatıp neden yaptığını sorduğumda kafasını 360 derece çevirip içime şeytan girdi anneeaa tarzı bir cevap verdi. Ya da bana öyle geldi. O yüzden sesi çıkmıyorsa ve evin içinde gözden kaybolduysa bir baş sarımsağı kendinize siper ederek derhal pederi arayın.

******

Kızdığım zaman bağırmaktan sıkıldım. Bağırmak sadece onun da bana bağırmasını tetikliyor. Bunun başka bir yolu daha olması lazım diyerek müthiş bir fikir buldum.

Bundan sonra sana kızdığımda havlayacağım, kızgınlığımı ordan anlarsın dedim. Böyle harika bir buluş tabi ki benden çıkabilirdi. Kızdığımda havlıyordum, o gülmeye başlıyordu ve o gülüş bana da sirayet ediyor ve kızgınlık yerini delice bir oyuna bırakıyordu. Harikaydı ulan..

Dört duvar içerisinde yaşayan, dış dünya ile fazla bağlantısı olmayan insanlar olarak epey eğlendik bu yöntem ile. Ta ki tatil için gittiğimiz yerde semt pazarına girip, o plastik oyuncağı almak için tutturana kadar.

10 liralık plastik çaydanlık setini -ki çaydanlık seti olması bile beni fazlasıyla havlatmıştı, pardon kızdırmıştı- 45 liraya satmaya çalışan yurdumun uyanık pazarcısının karşısında evladımı ikna etmeye çalışıyordum. Çok çalışıyordum.

Baktım gözüm seğirmeye, etraf kararmaya, rahmetli ananemin toprak kokusunu almaya başladım ki sol elim ile tuttuğum o minik elini çekip havlamaya başladım, başlamışım yani. Öyle diyorlar.

Gözümü açtığımda pazarcı "en son 28 olur" diyordu. Aldık.

******

Bunun babası brüt 40, net 13 yaşında olduğu için orada da sorun var.

Her sabah işe giderken çocuğu okula bırakıyor olmasını bana yaptığı bir lütuf zannediyor mesela.

Hele işten dönerken çocuğu okuldan alıyor olması, tarafımdan kendine yapılmış büyük bir hakaret!

Havanın karlı, ayaz, yolların buz, trafiğin en kaza dolu olduğu hafta "bu hafta işim var, kızı sen götürüp alacaksın" dedi. Tamam dedim.

Hava şartlarından dolayı sabah çocuğu okula on ya da on beş dakika geç bırakabildim.

Hafta bittiğinde kollarını göğsünde kavuşturup gururlu bir komutan edası ile "Yaaa bir hafta çocuğu sen bıraktın, tüm derslerinden geri kaldı" dedi..

Çocuk ana sınıfına gidiyor.

******

Sömestr tatili yaklaşıyordu ve hepimiz korku içindeydik.

Babası ondan beklentilerimiz olacak diye kıvranmaya başlamıştı. Çok işi olduğunu, kendisinden birşey istemememiz için gerekirse geceleri taksicilik yapacağını üstü kapalı söylemeye başlamıştı.

Ben de ele güne karşı tatil süresince Ankara'da havaların çok güzel olduğunu, bol bol gezeceğimizi ve inanılmaz, harika, eğlenceli, müthiş, süper, aşkitomla ailece çok şapşik bir tatil yapacağımızı duyurmaya başlamıştım.

Çünkü biliyordum on yıldır evde yapılması gereken tamiratlar -duş başlığı, çöp öğütücüsü, çatı tamiratı ve gerekirse dış cephe yenilenmesine kadar- işte bu sömestr tatili için bekletilmişti.

-Ya saçmalamayın ne gezmesi?? Evde yapılacak bin tane iş var?? Al arabayı, sizi tutan mı var, çıkın gezin diyecek ve biz yine kızımla boşanmış anne ile kız gezmesi yapacaktık.

"Körün istediği bir göz..." lafı gerçek oldu ve paşa babam haydi İzmir'e gidiyoruz diye ayaklandırdı bizi. Arkamızdan timsah göz yaşları döken babasına el sallayarak tatil gibi tatil yaptık.

******

ve cingıl başlar

******
 
Designed by Beautifully Chaotic