Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Sunday, January 27, 2013

Güncel 10

Ben iyi olalım, tartışmayalım, huzurumuz kaçmasın diye uğraşırken adamın dediklerine bak; doğumda senin göbeğinde birşeyler unuttular herhalde!.

Bu ne şimdi? Sene 2013 espiriye bak! Doktora gidelim gösterelim göbeğini! Ne kadar kibar, ne kadar düşünceli bir yaklaşım. Her güzel kadın gibi benim de 5 kilo fazlam var işte. O beş kiloda göbeğimde ikamet ediyor. Tek derdim o olsun. İçimden insan çıktı. O yüzden olabilir mi?

Ateşi çıkan, hastalanan çocuklar gibi bizimki de huysuzluğun dibini gördü. Yemiyor, içmiyor, uyumuyor, susmuyor ve kucağımdan inmiyor. Sabahlara kadar nöbet tutup ateş ölçerken bir yandan da kankayı tepiyorum horlamasın diye. O kadar rahat uyuyor, benim kalkıp çocukla ilgili her soruna çözüm olacağımı biliyor ki insanın siniri bozuluyor. Horlamasa bile tepesim geliyor canım sevgilimi.

İyi değilim. Deliliğin ince çizgisinde yürürken düşmeyim diye durmadan evi temizliyorum. Kafamı dağıtayım diye alışveriş yapayım dedim yapamadım. Aylardır parfüm alıcam, gidiyorum mağazaya alayım diyorum kasada bırakıp gidiyorum. Alıp ne yapacan diyor içimdeki ses. Alışveriş demek kıza birşeyler almaktan ibaret olmuş.

Şöyle bir hafta kendi başıma tatil yapsam. Kaplıcaya mı gitsem, kaymaya mı gitsem, yaymaya mı gitsem yoksa sıcak ülkelere mi göçsem bilemedim. Öyle ihtiyacım var ki arkama bakmadan basıp giderim. Geliyorlar soldan soldan.

Bana ben lazımım gerisi hikaye. Gel gör ki kızın doğum günü geliyor gidemem. Öyle büyük şakşaklı bi kutlama yapamam. Çok heyecanlı değilim aslına bakarsan. Yorgunum. Eve iki balon, iyi ki doğdun yazısı, bisküvili pasta ve mum. Annem kesin altın günü gibi bir masa hazırlar kısırlı, börekli. Al sana doğum günü. Yemeğini yiyip yatsın başka birşey istemem.

Köhne bir balıkçı kasabasına yerleşeyim diyorum. Başıma yazmamı, altıma şalvarımı takayım, çapayla tarlayı dövüp durayım en iyisi. Şehir hayatı ve teknolojiden uzak, tezekle ısınan sobanın pişirdiği tarhana çorbasına talim bi hayat yaşayayım bir süre.

Haydin sonuna geldik, yine yüksek sesle süper bi müzişın dinleyerek ayrılalım.

mobil hareketler
Location:Ev

Monday, January 21, 2013

Elit Olmalı mıyım?

Kaç gün olmuş yazmayalı. Birinizde merak etmemiş bu kız nerede diye. Tüketim toplumu işte. Oku kapat bitti gitti. Öldüm mü, kaldım mı diye bir sor di mi. Özledik de, sensiz olmuyor de, günler geçmiyor de. Çok vefasızsınız çok.

Neymiş argo yazıyormuşum. Ya ben de elit olmak istiyorum. Anne buluşmalarına şoförümle gidip, chanel elbiseme kahve dökmeden merhaba şekerim eşim katılamadı, golf turnuvaları başladı malum demek istiyorum.

Sonra ne bileyim instagrama arabamın markasını ortalayarak çekip koymak, pahalı markalı torbalarımı koyup görgüsüzlük yapmak ist(em)iyorum. Üç katlı malikanemin merdivenlerinde çocuğumun fotosunu paylaşmak, ünlü yakınlarımın düğününde boy göstermek, yine o düğünlerde sahneye dolar fırlatan kocamın videolarını yayınlamak istiyorum. Yapmıyorum.

Çocum ayaklandığından beri hem daha rahat hem daha hızlı geçiyor zaman. Geçen gün kanka konuşurken sürekli tekrar ettiğim şeylerden bahsetti. Akşam eve gelip ee ne yaptın bugün dediğinde cümleye "sabah kalktım elimi yüzümü yıkadım" diyerek başlıyormuşum. Hep ama. Bunu niye üstüne basarak söylüyorsun ki dedi. Ne bileyim. Hem ben ne dediğimi biliyor muyum?

Bir de durmadan yarabbi çok şükür diyormuşum. Valla farkında değilim. Değildim. Dikkat edince hakikaten dediğimi fark ettim. Senin adın şükran olsun dedi. Adım şükran olsa sırf adım yüzünden benimle evlenmezdi. Şükran kalp batuhan. Gerçi daha önce yazdım mı bilmiyorum ama annem az kalsın adımı 'kader' koyacakmış. Tam istikbalimin içine edecekken babam kontrolü ele geçirmiş. Adım kader olsa yine sever miydin beni dedim bizimkine yok dedi. Yüzüne bile bakmazdım dedi. Zaten adım kader olsa ben de o psikolojiyle bi pavyonda en iyi ihtimalle uvertür olurdum..

Ya bi de şuraya yazdığım şeyleri arkadaşlarımın anneleri okuyormuş. Daha kendi annem bilmiyor, bilse neler olur neler. Bala teyzecim, Nazan teyzecim yapmayın etmeyin. Ya koskoca kadınlarsınız aaa hiç yakışıyor mu kapat kapat aaaa!. Hem baloşum sen bilirsin ben hiç argo konuşur muyum? Aaa pırlanta gibi insanım. Burası karanlık yanımın dışa vurumu.

Haydi şimdi güzel müzikleri dinleyerek tatlı tatlı uyuyalım.

Saygılar..

mobil hareketler
Location:Ev

Wednesday, January 16, 2013

Güncel 9

Bu sene biraz daha az söyleneyim diyorum. Eh çocuk büyüdü, biraz kolayladı işler diyeyim, sen yine de inanma. Az söyleneyim, kendimi eleştireyim, kendimi geliştireyim, daha olumlu olayım. Kilo vereyim, mutlu olayım falan. Hak ettim di mi ama.

Çocum kendini kurtardı. 8 dişi ile odunu versen öğütür, yer. Düşman başına bir uyku düzenimiz var ama ne yapıyoruz tabi ki ellerimizi havaya kaldırıp 'buna da şükür' diyoruz. Bu sene az söyleneceğim değil mi. Yolumdan şaşmıyor ve önüme gelen her sıkıntıyı hafife indirmek babında şükür ediyorum.

Evin düzeni iyi kötü oturdu. Yemek ve temizlik tamam da gezme tozma işini beceremedim. Boğulana kadar evde yaşayıp büyük bir sıkıntı ile kendimi dışarı atıyorum. Belli bir program yap, iki güne bi çık, gez, dolaş di mi! Yok on gün evde otur, adamın burnundan getir, on birinci gün ömrümü yediniz, hayatımı mahvettiniz, bitirdiniz beni diye kavga dövüş at kendini sokağa.

Manyak miyim neyim. Hava soğuk bebe üşür diye koca kışı evde geçirecek gibiyim. Bak otele gidelim, kayalım, eğlenelim, termale gidelim dersen bebeyi sırtıma bağlar yine gelirim. Ama bana hadi çık gel gezelim deme. O bana yük. Zamanla bu da geçecek ama olan bu iste. Ev ev ev ev ev ev ev -patlama, çığlık, deli bakan gözler, amuda kalkıp kahkaha atma, salçayla duvara 'içimde şeytan var peder yardım et' yazma, ağlama krizi, yarım xanax, birinin gelip seni çıkarması- gezme, rahatlama ve eve dönüş olarak geçiyor zaman.

Adam da işinde gücünde. Bebeyle de ilgileniyo. Arada beraber dışarı çıkıyoruz. Sinemaya gittik inanmazsın. İçmeye falan gittik. Kendisi eski halime döndüğümü iddia ediyor. Lohusa ayaklarını yemezler artık diyor. Nerde okumuşsa, bir kadın suç işlediğinde eğer lohusa dönemindeyse cezası belli oranda düşermiş. Şimdi mi söylenir bu? Ben seni otuz sekiz yerinden bıçaklamamak için içimde ne savaşlar verdim biliyor musun!

Amaan hayat boş, eğlen coş. Mis gibi güneşli kış günlerinde canımı neye sıkacakmışım allasen. Yok bebe uyumadı, yok adam beni gezdirmedi, yok çamaşır serilmedi, yok yerler süpürülmedi, yok yemek, yok b*klu bez.

Hayat bir gündür o da bugündür demiş ya biri.

Aynen öyle karşim.

mobil hareketler
Location:Ev

Friday, January 4, 2013

Özetle 2012

Karnım burnumda girdim 2012'ye. Kar, yağmur, fırtına. Güneşli bi günde doğurayım diye evde annemle dua ediyoruz. Düğünümde de böyleydi. O da şubat. Gelinliğin üstüne mont giymeyeyim diye yine açtık elleri havaya. Sesimizi duydu sağ olsun güneşli ve nispeten ılık bir havada evlendim, doğurdum.

Doğumdan sonra bebeği kırkında ziyaret etme diye bi geleneğimiz var malum. Anne perişan, bebek ağlak, ev dandini, herkes yorgun. Ama yok kırkında eline çiçeğini alıp illa gidecen. Bebek olm işte bildiğin bebek nesine geliyorsun? Ara tebrik. Ay gelmedin, gitmedin demeyeceğim gibi ne iyi ettinde aradın derim. Neyse yine açtım elleri havaya, öyle bi indir ki allahım kimse gelemesin dedim. Eşref saatine mi denk geldik ne olduysa kimse gelemedi kar kıyametten.

Doğumdan sonra hemen emzirme başladı. Başladı süt muhabbetleri. Sütün yetiyor mu, şunu ye sütün çoğalır, bunu yeme sütün azalır, biri maydonoz yemiş sütü bitmiş, diğeri dereotu yemiş sütü fışkırmış, üst komşu 7 yaşına kadar emzirmiş, berkecan hiç emmemiş aptal olmuş, ayşecan çok emmiş memefili olmuş, mama yedirme çok uyur olur, su içirme bol s*çar, kucağına alma kucakçı olur, yatağa bırakma yatakçı olur, meyve verme armut olur, sebze verme hıyar olur. Olur da olur yani. Kimse susayım da kız nasıl biliyorsa öyle yapsın, biz söylemeyelim o sorsun, yanlışa doğruya kendi karar versin, benim bildiğim çok mu doğru acaba demez. Ağzı dolu dolu anlatır da anlatır.

Yaz geldi, kız azıcık büyüdü hop tatile geldik. Üç ay tatilde on kez denize girdim mi acaba. Emzirme bitti, katı gıda başladı, işler karmaşıklaştı. Emzirmek büyük lüks arkadaş. Yanında mutfak taşımana gerek yok bir kere. Bebe acıktı mı çıkar ver, bebe uyuyacak mı çıkar ver, bebe stres mi oldu hop meme. Burnu mu tıkandı sık iki damla, gözüne toz mu kaçtı iki de göze sık, yüzünü bile sildim sütle. Her derde deva. Katı gıda işiyle birlikte yorgunluk katlanıyor. Kız uyudu hadi ben de şuraya kıvrılayım diyordum ya hah öyle olmuyor o. Sebze haşla, yoğurt mayala, karıştır, araştır ve tabii ki topla yerleştir. Yetmedi bi de sıkıyosa yedir.

Sonbahar geldi bebe koyduğun yerde durmaz oldu. Koyuyordun koltuğa işini yapıyordun. Dönmeye başlamasıyla o da bitti. Aman döndü düşmesin, aman ayaklandı düşmesin, aman bir yerleri çekmesin, aman tepesine bişeyler devirmesin, aman eline bişey aldı, yutmasın, tutmasın, ellemesin derken bi bakıyorsun saçların ağarmış. Bebeği hala koyduğu yerde kıprdamayan annelere sesleniyorum; bunlar iyi günleriniz, hele bir dönmeye başlasın ahahahah.

Yılın son ayı yine kaçtım anneme. O da hem gel beraber büyütelim diyor hem de hastayım, yorgunum, kursa gidicem, arkadaşlarla tatile gidicem diyor. En azından bahçede, güneş içinde, sıcak bir evdeyiz. Değişiklik oluyor.

Yeni yıla da kızımla uyuyarak girdik. Yılın kalan son bir saatini uyuyarak geçirip, yeni yılın ilk saatlerine yine uyuyarak girdim. Ertesi gün kızı anneme bırakıp gönlümce gezip eğlendim. Ertesi gün de arabaya atlayıp Ankara'ya döndük.

Şimdi iki bavul eşya yıkanmayı, yerleşmeyi bekliyor. Yemek tabi ki yok.

Ama keyifler yerinde.

Hadi ben iş başına marş marş.

mobil hareketler
Location:Ev
 
Designed by Beautifully Chaotic