Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Wednesday, August 15, 2018

Araştırmalara Göre;

Bildiğiniz üzere kurumsal anneliğin ilk yılını keyif ve zorlukları ile yaşadım, bitti. Evladı okula yeni başlayan annelere bir müjdem var; sabahtan akşama kadar okuldalar, inanabiliyor musunuz?

Araştırmalara göre çocuklar doğumdan 600 yıl sonra okula başlayabiliyorlar. 600 yılda anca 6 yaşında oluyor, sonraki her 50 yılda 1 yaş ilerliyorlar. 30 yaşlarına geldiğinde normal takvime göre büyüme gösterdikleri söyleniyor. Yaşayıp görmek lazım. Ortalama bir hesapla ebeveynlerin daha sakin ve huzurlu bir hayat sürebilmeleri 3000 yılı buluyor.

Okul zamanı sabah ne yedireceğim derdi yok, öğlen ne pişireceğim derdi yok. Bunun anne için en net getirisi saç beyazlamasında azalma ve dip boyası süresinin uzaması. Aşırı yemek düşünmemek ve yapmamanın kadınlarda östrojen hormonunu yükselttiği söyleniyor. Yemek düşünmeyen/yapmayan annelerin en büyük derdinin makyaj ve moda olduğunu altını çizerek belirtiyorlar.

Akşam için ise bir çok seçenek mevcut. Hiçbir şey yapmamak, çok şey yapmak, dün ne yediyse onu önüne koymak, komşuya yollamak, sipariş vermek, kahvaltı överek çocuğa peynir ekmek yedirmek vs..

Araştırmacılar bu noktada en dikkat edilmesi gereken tavrın "çocuksuz zamanda çocuk düşünmek" olduğunu söylüyor.

Çocuksuz zamanda sosyalleşen annelerin sürekli çocuk konuşmasının nefes darlığı, beyinde tahribat, ömür kısalması, aşırı gereksizlik ve oksijen israfı olduğunu belirten araştırmacılar, mümkün olduğunca havadaki azot ve sudaki ph derecesine ya da gıybete odaklanılması gerektiğini söylüyor.

Çocukların okuldaki durumunu çokta şaapmamak gerektiğini söyleyen bilimsel makaleler mevcut.

Sürekli okul kapısında, öğretmen odasında "hocağnım bizimkinin durumu nasıl, ailece çok şaapıyoruz, hı, nasıl bizim çocuk?" diye bekleyen velilerin yarattığı boşluk, atmosferde ve yer altı katmanlarında çatlaklar oluşturmakta diyorlar.

Okulları da inceleyen araştırmacılar hafta sonu ödevlerinin boşanmalara varan sonuçlarına dikkat çekiyor.

1600 yaşına gelmiş koca koca insanların "ela ile elif elele helele gelele hebele" cümlesindeki saçmalığa maruz kalmasının sakıncalı olduğunu, "1+1 kaç eder evladım, anana mı çektin" gibi kıvılcımlar sonucu ailelerin dağıldığını, yaralanma ve ölüm olaylarının çoğaldığını söylüyor.

Okullarda özel günler için hazırlanan kalitesiz, zottirik albüm ve aksesuarların fahiş fiyatlarla ailelere dayatılması üzerine yapılan araştırmalar; "kayıtta eşek yüküyle para almayı biliyorsunuz, abanoz tahtanın üzerine çocuğumun fotosunu koyup yolluyorsunuz, ne ayak?" serzenişlerinin havada uçuşması sonucu kuş familyalarının zarar gördüğünü gösteriyor.

En ufak bir istek ya da şikayete gelemeyen okul yönetimlerinin "işime karışma, seni sistemin donunda sallarım" minvalindeki çıkışlarını "ulan senin maaşını kim veriyor deve?" diye karşılamak isteyen velilerin, olayları akışına bırakması sonucu taşan dereler toprak erozyonları oluşturmakta diyor araştırmacılar.

Dediğim gibi keyif ve zorlukları ile dolu dolu bir yıl bitti, gitti. Hatta yaz tatilinin bile ortasına geldik. Bakalım araştırmacılar tatil ve yeni dönem için neler söyleyecekler inanın çok merak ediyorum.

Bilimsel araştırmalara önem vermemiz gereken şu sıkıntılı konjonktürde hepimize dolar, avro, altın, iyilik, sağlık ve bilim diliyorum.

Sevgiler.
 
Designed by Beautifully Chaotic