Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Friday, August 12, 2016

Apandisit Apandist Değil

Öyle başı, gözü ağrıyınca piremses kaprisi yapabilen biri değilim. Kırkta yılda hasta olduğumda "birşeyin yok ya domuz gibisin" diye sevgi ve şefkatle yaklaşır ailem. Dolayısıyla ay başım döndü şuraya biraz oturayım bile demem. Başım döner, düşer bayılırım, üstümden atlayıp geçerler. Yok o kadar olmasa da ona benzer diyelim. Akşam üstü karnım ağrımaya başladı. Olabilir, ağrır, geçer. Geçmedi, dolanmaya başladı. Soldan başladı, sağa kaydı, sağa çöktü hatta. Olabilir, ağrıyabilir, geçer. Erken yatayım da bari sabaha geçmiş olur diyip uyku ilacı aldım. Normalde yarım dozu öküz bayıltan ilacı tam aldım. Yattım, ağrıyor, sola dön ı ıh, sağa dön imkansız, sırt üstü yatınca tekbir getirecek duruma geliyor ağrı. İlaç etkisini gösterse diye beklerken netten semptomlarıma bakayım dedim. Direkt apandisiti işaret ediyor. Teşhisimi koydum ama uyuyayım da sabah şaaparız. Öyle sancı olmaya başladı ki uyusam belli ki sabahı göremeyeceğim. Biricik eşim ve kızım da tv izliyor. Şey bi bakar mısınız diye usulca yanlarına yanaştım. Bi acile neyin mi gitsek ben galiba ölüyorum da dedim. İki saniyelik olayı uzun uzun açıklayan göz temasından sonra atladık arabaya.

- Yavaş kullan arkadaşım karnım ağrıyor ya!
- Ya bişeyin yok öff!
- Olm çukura girmesene ayı, argghh karnım yaa!
- Acile böyle gidilir.
- Acile değil direkt mezarlığa gidelim ölüyom!
- Az kaldı dayan.
- Ulan evinde uzat ayağını çek sancını ne buna laf anlatıyon ya, ah eşek kafam!

Hastanedeyiz, bebenin iyice uykusu geldi. Anne sen burada kal, biz babamla gidip yatalım, iyileşince gelirsin dedi armudun en dibine düşen bebesi. Yörü git şunu ananesine bırak gel dedim. Neyin var dedi doktor. Belirtiler apandisiti gösteriyor diyip netten okuduğum tıp terimleriyle teşhisimi destekledim. Şaşkınlıkla karışık hayran bakışlar beklerken hamfendi apandisit 11-30 yaşları arasında görülür, bu kağıtta sizin yaşınız .... demeye başlamasın mı. Başlatma lan diplomana pzvnk, ona bakarsan 20 yaş dişleri de 20li yaşlarda çıkıyor ama 50 yaşında insanda da görülüyor diye bağırdım içimden. O zaman şöyle söyleyeyim doktor bey; karnımın içinde sığırlar tepişiyor, oldu mu canım. İlla hasta hiç birşey bilmesin, herşeyi siz bilin amk. Yaptılar kan testi, röntgen, mr, muayene, dönüp yarım ağızla "evet bir apandisit şüphesi var ama bla bla bla" İşte o şüpheyi al sana lazım olur dedim yine içimden..

Sabaha karşı (4 gibi) yatışınız yapıldı, sizi odaya alıyoruz dediler. Aha dedim zoi postunu delecekler kızım hazır ol. Valla canımı bile alacak olsalar önce uyumam lazım, perişanım. Biricik eşim de yanımda. Çıktık odaya, prosedür gereği tekerlekli sandalyede götürüyorlar ama karnım her zıplamada sancıyor. Hastaneye yatıyorsun ya havaya sokuyorlar tekerlekli sandalye ile. İki kişilik odada yaşlı bir teyze geçmiş olsun diye karşılıyor. Refakatçisi uyurken o yatağının köşesinde oturmuş meraklı gözlerle bizi izliyor. Sohbet edecek o saatte. Biricik sevgili kocam ile yataklara attık kendimizi. "Uyuyacak mısınız?" dedi. Teyze saat 4 diye tısladım. Bu arada televizyon açık, sesi de. Davul çalsa uyuyacağım için ses etmedim. Sabah oluyor kızım uyunur mu, kalk kocana bi kahve yap dedi. Yeminle dönüp güldüm ya. Yani o kadar komik geldi ki o lafı. Güzel espiriydi.

Neyin var senin diye devam etti. Artık gözlerim kapalı cevap verdim. Apandisitte insanın canı hiç et çekmezmiş, canın et çekiyor mu dedi. Hebee hö he diyebildim. Yok teyze uyuycam ben dedim. Çocuklar benim karnım çok aç, bi döner olsa da yesem, doktooooooor, doktooooor bana döner getirin, tava, kebap, et getirin diye bağırmaya başladı. Siparişleri eşliğinde uyumayı başarabildik. Sabah 6-6:30 gibi birinin dürtmesiyle uyandım. Kalkın ameliyat olacaksınız diyor biri. Ulan dur gözüm açılmıyor daha. Ameliyat mı olacağım, ya doktor durumunu izleyeceğiz demişti, ameliyat demedi bana kimse. Hayır ameliyat olacaksınız diyor ısrarla. Al ulan al böbreğimi mi istiyon al da uyuyayım ya. İyi olayım o zaman dedim. Ne ameliyatı olacaksınız diye sordu. Lan? Ameliyat olacaksın diyen sensin? Ben mi sana bilgi vereyim? Apandisitimi zaten kendim teşhis ettim, lokal yapın açıp bi de kendim alayım o zaman. Siz kimsiniz pardon dedim. Tamam yatabilirsiniz diyip elindeki kağıda bir şeyler karalayıp gitti. Birbirimize baktık biricik eşimle. Manyak mı la diyip geri yattık.

Sabah vizitine havalı doktorlar geldi. İcra memuru gibi daldılar odaya. Acaip ciddiler. Sana da geçiriyolar o ciddiyeti. Lan çok ciddi hastayım de mi lan ben. Ölücem de mi. Olm apandisit diye geldik adamlar üç hafta ömrüm var gibi bakıyo bana. Yanımdaki teyze hamile olduğumdan emin. Benim adıma doktorlara bilgi veriyor "karnı şiş karnı, hamiledir o" Hasbinallah. İzlemeye devam edecekler, bilmem ne kanalından bilmem ne şeysini şey edecekler falan japonca konuşup gittiler. Tek anladığım daha bir kaç gün daha buradayım. Bir de "oral kapalı" dediler. O da yemek yemeyecek demekmiş. Yanımdaki teyze yine müdahale etti "hamile kadın aç olmaz, komposto içsin"

Orali açık olan biricik eşim refakatçi kahvaltısını ettikten sonra eve kıyafet neyin almaya gitti. Süslü stajyer sağlıkçılar gelip rutin kontrollerimi yapıyor. Birinin ağzında da ciklet. Kolumdaki damar yoluna şırıngayla sürekli ilaç sıktığı için ağzına bi tane patlatamıyorum. Gülümseyip teşekkür ediyorum. Yanımdaki teyze belli ki epeydir orada ve hafiften üşütmeye başlamış. Sürekli bağırıyor "doktooor et verin bana, çiğneyeyim tüküreyim lütfen doktoor" diye. Arada bana dönüp canın et çekiyor mu diyor. Konuşmalarından kendisini yiğeni diye tanıttığı refakatçisini günlük ücretle tuttuğunu anlıyor ama çaktırmıyorum. Teyzenin telefonu çalıyor, arayan tamirci, arabasının tamiri için daha fazla para gerektiğini söylüyor. Telefonu kapattıktan sonra refakatçisi "anne ben senin araban olduğunu bilmiyordum" diyor. Cevap "bilmen mi gerekiyordu?" Vay arkadaş olaylar olaylar diyorum elimdeki gazeteden kafamı kaldırmadan. Yetmiyor ağız dalaşına girip kavga ediyorlar. Kız teyzenin oğlunu arayıp işi bıraktığını söylüyor. Oğlu geliyor, doktorlarla görüşüp teyzeye psikiyatrik ilaçlar verilmesi gerektiğini söylüyor.

İçiniz iyice şiştiyse devam ediyorum..

Bu arada bende ne ağrı ne sancı kalmadı. Günde iki miligram antibiyotik yiyince turp gibi oldum. Devletin hastanesinde boş yere yatak işgal ediyorum. Bütün değerler normal. Yok bir gün daha kalacaksın diyorlar. Ağlayacağım artık öyle sıkıldım. Ertesi sabah vizite daha havalı ve daha ciddi gelen doktorlar nasılsın diye sorunca valla süpermen gibiyim doktor bey bırakın beni demekle yetinmiyor ajitasyon baabında benim küçük bir kızım var yanına gitmem lazım diye de ekliyorum. Homurtulu japonca konuşmalar oluyor, anlamıyorum, yine 3 hafta ömrüm kalmış gibi bakıp gidiyorlar. Arkalarından daha az havalı bir kaç doktor gelip büyük tuvaletimi yapmazsam taburcu olamayacağımı ve lavman yapacaklarını söylüyor. Nööey? Biricik eşime hemen beni hastanenin bahçesine çıkarmasını söylüyorum.

- Şşş hadi bahçeye çıkak mı?
- Lavmanı duyunca uçukladın de mi ehiehi
- Kes lan tut şu serumun ucundan hadi çıkalım.
- Ne o kaçacan mı?
- He kaçacam.
...

- Sigara var mı yanında?
- Yok artık!
- Olm iki nefes çekeyim şehrin kanalizasyonunu hoplatırım.
- Söyleyecem doktora ehiehi
- Zçayım da ondan sonra söyle bari.
...

Tuvaletten çıktığımda yüzümde trilyonluk transfere imza atmış yozgatlı futbolcu sevinci vardı. Öğlen çıkışım yapıldı, elimde reçete, kucağımda evladımla evime döndüm. Aynı günün akşamı da darbe oldu. Fetö beni de öldürmek istemiş olabilir. Milleti güldürüyor pis soytarı, öldürün bunu falan dedilerse..

Yannız şunu söyleyeyim gittiğim en temiz, yemekleri en leziz (kaynak; eşim), yatakları ve odaları en rahat devlet hastanesi. Tabi kimse benden normal insan takdiri ve teşekkürü beklemesin. Buradan beni o hastaneye yönlendiren, ilgi ve alakasını esirgemeyen caanım arkaaşlarıma teşekkür eder, cumartesi günü bira-pizza partimizde yanaklarından öpeceğimi bildirmek isterim.

Allah düşürmesin, eksikte etmesin, tüm hastalara şifa, doktor ve personele sabır, güç, kuvvet versin diyor ve "ameliyat olacaksınız, olacaksınız evet, ameliyat olacaksınız, ama ne olacaksınız" diye beni sabahın köründe kaldıran denyoya nanik yapıyorum.

Sağlıkla kalın.


from my zoiPhone😎

Location:Ev

 
Designed by Beautifully Chaotic