Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Thursday, May 24, 2018

Oğlumculuk Belası


Arkadaşın oğlu oldu. Babasından yadigar bir restoranları var, onu işletiyor. Restorana giriyorsun, girişteki duvarda çerçeveli babasının fotoğrafı, sağında hafif aşağıda kendisinin fotoğrafı paşalar gibi poz vermişler ama öyle böyle değil. Tanımadan, bilmeden girsen lan buranın Osmanlı'ya dayanan sağlam bir tarihi var herhalde diye bir düşünürsün. Ama yog.

Gerçi şimdilerde kasaplar bile boy boy sülale fotoğrafı asıyor dükkanına. Saygı, hürmet icabı herhalde.

Oğlu olan arkadaş daha çocuk 3 yaşına gelmeden gitmiş oğlunun da fotoğrafını çerçeveletip asmış. Lan bu ne acele? 60 yaşında pala bıyıklı amca, altında 40 yaşında bir tosuncuk, en altta da bu sabi sübyan. Bu ne oğlumculuk arkadaş ben anlamıyor. Direkt organını çekip koysaydınız bari diyemiyorsun tabi.

Ne diyor acaba 3 yaşındaki çocuğa; "bak aslan oğlum bu gördüğün kebapçı senin, büyüyünce dedenin gizli formülünü sana vereceğiz ve kebapçılar kralı artık sen olacaksın" mı acaba? Çocuk da anca "baba çiş" diyebiliyor bu arada.

Oğlumculuk çok var çok. Neydi ya eskiden abin varsa ondan önce evlenemiyordun falan. 35 yıl nişanlı kalıyorsun çünkü abin hala bekar. Abin çeşmenin başında otursa bile su istediğinde sen kalkıp vereceksin. Niye çünkü ana rahmine ilk o düştü. Bizim evde çok dramatik örnekleri yaşandı.

Abi- Zoi hadi bana bir su getir.
Z - Sürahi yanında, içsene.
Abi- Bak bir daha söylemiycem ha!
Z - Söyleme zaten.
Anne - Evladım kalk su versene abine!
Abi- Anne elimde kalacak bu kız bak!
Z - VERMİYORUM HÜLEAN
.
.
Sonrası tekme tokat başlayan kavga ve yerde kolonya ile uyandırılmaya çalışılan anne..

Aynı trajedi "bana gömlek ütüle, kalk bir kürdan getir, kumandayı ver, orası benim yerim kalk" emir kiplerinde de ağır hasarlı şekilde yaşandı.

İçimdeki -kahvehanede sürekli pişpirik oynayan, dürüst, naif ama korkusuz- Osman abi o zamanlar da vardı bence. Yoksa paşa paşa abisinin sözünü dinleyen, komut aldığında ikiletmeyen arkadaşlarım da vardı. Bir de nasıl normalmiş gibi yaparlardı ne diyorsa.

Arkadaşın evindeyiz, ders çalışıyoruz. Abisi geldi, laap diye odanın kapısını açtı, "şşş karnım aç, dolaptaki yemeği ısıtta ver" dedi. Kız kalktı abisine tepsi hazırlayıp verdi, geldi oturdu kaldığımız yerden devam. Ulan ben o abinin kafasını kapıya sıkıştırır, kapı kolunu ağzına sokup al bunu ye hımmınağğğğ.... diye gayet alt kültür laflar söylerdim.

Hele 6 kızdan sonra doğan bir oğlan çocuğu vardı, aman diyim. Bak abi bile değil, en küçük kardeş ama hasretle beklenen bir mucize; erkek! Babası deve kestirdi, mahallede fakir fukara bırakmadı oğlum oldu diye. Ama ne oldu şimdi elden ayaktan düştü, kızları bakıyor. Gelin yüzlerine bakmıyor. Devenin ahı diyelim.

Oğlumculuk fena arkadaşım. Yapmayın.

Ha o ilk başta bahsettiğim arkadaşın sonra bir de kızı oldu. Dünya tatlısı bir kız. Ay o iri yarı, tosuncuk, çatık kaşlı, oğlum var benim açılın erkek babasıyım diye gezen yarma adam kızı olunca frak giyinip papyon takacak kıvama geldi. Oğlanı tokatlayıp kızının önünde düğmesini ilikleyecek neredeyse.

Benim gibi 1 milyon tane olsa şimdi dünyayı kadınlar yönetiyordu.

Tabi ki kendimi öveceğim ya ne sandın?

Ezdirmeyin lan kendinizi!

Hayırlı ramazanlar, hayırlı iftarlar arkaaşlar.
 
Designed by Beautifully Chaotic