Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Thursday, January 16, 2014

Güncel 16

İzmirde ki huzurlu tatil havasının sonuna gelmeye başladık. İki gündür evde ilk kim kimi boğup öldürecek diye bahisler açıldı. Genelde annemle benim aramda olan sürtüşmelere, babamda anneme destek vererek bir yerinden bulaştı. Normalde annemin hiç bir şekilde destekçisi olmayan hatta en azılı düşmanı olan sevgili babam, kızına karşı düşmanını dost belledi. Düşmanının düşmanı dostundur aslında. Dur lan. Anaa ben miyim düşman yoksa. Vay amk herşeyi en başından yanlış anladım o zaman desene. Üvey miyim yoksa ben. Barınaktan mı aldılar lan beni. Kimim ben, neyim ulan? Aman banane iki güne kendi evime gidiyorum. Yedim, içtim, uyudum, bebeyi kakaladım, çamaşırım yıkandı, nazım çekildi, köyün marketine bi dolu bira, sigara yazdırdım, kaloriferi kökleyip adamların iki yıllık gazını bitirdim, e üstüne bi de dünyanın lafını saydım daha ne isteyim. Hain evlat olmakta zor. Hayır ben bunları yapıyorum, kadın hala elinde çorba kasesi benim sıpanın peşinde koşturuyo. "O yiyince ben doyuyorum" diye bebeyi yemekten, beni hayattan soğuttu. Yapma, etme çemkirmelerimin hatrına fırlat kafama kaseyi, başlarım sıpana da sanada de, koy gtüme tepiği yolla evime di mi. Belki böyle daha mutlu olacaz. Ne sabırmış mübarek. Ben kendimden iğrendim. Gideyim evimde kocamla dövüşeyim. Bu ne bea! O da sabırlı adam gerçi. Mülayim insanların arasında kurudum gittim abidin. Şöyle ağzımda sakız, kçımda şalvar, elimi belime koyup "şşş bana baksana bana, yırtarım ağzını senin" diyecek iki dengimi bulamadım. Evime gidip apartmanın yöneticisine falan bulaşayım en iyisi. Ne de olsa onlar gecekondudan gelme. Birbirimizin dilinden anlarız. Karısını görünce korkmasam sağlam tartışacaz aslında ama kadını görünce altıma zçıyorum afedersin..

Bebenin son olduğunu umduğum dişleri çıkıyor. Evet hala çıkamadı, çıkıyor. Kalbime giden damarların tıkanmasını ya da beynimde ödem oluşmasını bekliyorlar diye tahmin ediyorum. Yakındır, o da yakındır. Sabah bir başlıyor anni anni diye akşama kadar yapışık ikiz gibi bahçe, boya, şarkı, kitap, böyle boktan ne varsa yapıyoruz. Ben hiç oyun insanı değilmişim arkadaşım. Zaten boyama diye oturuyoruz bana boyatmıyor, kitap diye oturuyoruz kitabı parçalara ayırıyor, şarkı desen bir söyledin, iki söyledin, üçüncüde sağ gözüm seyirmeye başlıyo, bahçede nerde kıymıklı tahta, nerde kedi suyu, nerde çukur, çöp, bok varsa ona koşuyor. Yav tamam sabah çıkalım bahçeye, şöyle iki üç tur dikkatlice koş, sonra gir içeri duşunu al, üstünü giyin, önüne ne koyarsam sil süpür, sonra uslu uslu kitabını okurken uyu di mi. Bu ney la? Bebenin peşinde sırtımızdan ter akıyo. Şekerim çocuğa "yapma, etme" demiycen sonra büyüyünce psikopat olup adam öldürüyomuş diyolla. Hee benimki on yıla sizinkileri sırayla kesecek o zaman bekleyin. Ondan sonra vay efendim bebelerinize tablet vermeyin, telefon, bilgisayar açmayın. Napayım gtümümü açayım aq. Neyim ben makina mıyım? Kafa olm bu kafa. Akıl verirken ağzı açık seni dinleyen kafalardan değil ama. Yok oradan düşmesin, buraya çakılmasın, bıçağa uzanmasın, kedilerin kuyrunu çekip tırmığı yemesin diye kafamın her yerinde göz çıktı. Önüme bakarken arkamı görebiliyorum artık. Heroes'da ki Syler peşimde. Valla beni öldürüp gözlerimi çalacak. Aha buradan ihbar ediyorum. Yani o değilse de V'de ki uzaylılar kaçıracak beni. Anna'mıydı neydi karının adı. Hepsi peşimde lan. Var bişii olm bende. Valla bak. (yazar burada fantastik dizi severlere banka hesap nosunu veriyor) (yok lan banka hesabım z.p diye havale yapın adıma) (başka dizi sormayın bilmiyorum) (iki dizi fiyatım kişi başı 45tl) (taam lan gönlünden ne koparsa) (açıklamaya fantastik dizi yorum ücreti yazdırın)

Şimdiye kadar hiç bir annelik örgütüne üye olmadım diye kendimle övünüyordum. Adı üstünde örgüt bunlar. Ne bileyim dolunayda bebemi kaçırıp fidye mi isteyecekler yoksa etkinlik, toplantı adı altında tenhada kıstırıp ya paranı ya canını mı diyecekler ne yapacaklar ben ne bileyim. Hepsi güler yüzlü, zeki, cin gibi kızlar. İstanbul faktörü de önemli. Çoğu istanbullu değil anadolunun köylüsü ama işte oraya gidince hamfendi olmuşlar. Bebe doğurunca kolektif işlere girişip çeşitli konularda annelere yardım ve fikir vermeyi amaçlamışlar. Hamilelikteki bilgi açlığı ile bi sarıyosun bunlara bir daha bırakamıyorsun. E biz de boş değiliz tabi. Toplum içindeki değerimi, twiterdaki 100k takipçimi, engin bilgilerimi, üstün zekamı, hamfendi kişiliğimi ve biloa günlük 3milyonluk tıklamayı hesab eden örgütlerden bir tanesi sitesinde yazmam için trilyonlar teklif edince kıramadım, bastım imzayı. Şu ana kadar 3-4 yazı yazmış olmama rağmen para hesabıma yatmadı. Sürekli harikasın zoi, çok güzel zoi, bayıldım yazıya zoi diye gaz alıyoruz. Okumak istersen aha da link. Ne kadar kibar, ailesine, yuvasına düşkün, kızına aşık, annelik duygularını en iyi şekilde ifade eden bir kişiliğim oku allasen. Gerçi tarafımdan annelikle ilgili yazacak bişii kalmadı. Sıkıldım ulan. Herkes kendi çapında uzman. Ben değilim arkadaş. Boş işler uzmanıyım ben. Laylaylom uzmanıyım. Trişkadan nağmeler yazıyorum. Öyle anneliği öven, duygu yüklü, çocuğu mucizevi bişii olarak gösteren yazılar boğuyor beni. Herşeyin fazlası zarar.

Bu örgütler arı gibi çalışıyor. Bir araya gelip mezdekeyle göbek atanlar da var, seminer düzenleyenlerde. Teknolojik yardım sağlayan da var ikinci el ürün ihtiyacına karşılık veren de. Hepsini tek tek şeedemeyecem, o kadar çoklar ki araştırıp kolayca bulabilirsin. Girişimci anneler diye bahsediyoruz kendilerinden. Neyine girişiyon, otur evinde boklu sıpana bak di mi. Fevkalade asosyal biri olarak sosyalliklerinden içim şişiyo. Boşayın kocaları aynı eve taşının bari. Şimdi bazıları bir de youtube'da kısa reklam filmi çekiyollarmış. Firmanın biri bunlara beleş bi litre detercan vermiş, kullanın, kendi hikayenizi çekin diye. Ay bi görme hepsi artiz. Essahtan memur karısı gibi elleriyle gömlek, tişört, perde çitiliyormuşcasına uzun uzun anlatmışlar. Ayol bunların hepsinin aşçısı, şoförü, dadısı var. Kocamın gömlek yakasını çitiliyorum diyor, eline zoom yapıyorsun parmağında nal gibi elmas yüzük. Bebem halıya mama döktü diye halı siliyor, çoraba zoom yap ciddiyetsizliği gör. Perde annemden yadigar, yıllarca kullanmak istiyorum diyor, perdeye zoom yap maltepe pazarında metresi 5lira. Yastık kılıfındaki lekeyi mutfak tezgahında suya sokuyor öteki. Bebemin lekeli tişörtü diyor, ona bişey bulamadım, çocuğuna sahip olaymışta leke yapmasaymış o zaman. Hepsinden ikişer kelime bahsedeyim de yarın birleşip üstüme saldırabilsinler. Öyle oluyo genelde. Burada ne yazarsam üstüne alınan ya laf çakıyo ya posta koyuyo. Direk isim vererek yazmayı ben de isterim ama o zaman işin espirisi, gizemi kalmaz. Lan bana mı diyo bu diye düşündüremeyeceksem burada işim ne? (ayrıca bunları yazmamı onlar istedi) (mahkemeye falan verirlerse diye tiwit çıktılarını aldım) (parantezler özel ilgi alanım) (sizde bi parantez açın korkmayın)

Şarkı da ne kadar manidar değil mi abidin?

mobil hareketler

Location:Özbek

3 comments:

  1. sevgili zoiplanet senin yuzunden cocuk yaptim.o kadar cok yapma yaveum yanarsin dwmistin ki dayanamadim (annemde evlenirken oyle soylemisti)gecen sene yazdiklarini ay nasi biseyki die okurken simdi karsimda uyuyan bi sipa var musebbibi sensin.bide cansin cok guzel bi kiz oyle olur sandim ama erkek oldu :) sen hep yaz zoi olur mu bu hayata en az 2yil erken bulastirdin sakin biyerlere gitme :)

    ReplyDelete
  2. Ben okurken cogguluyorum.
    Sen de yazarken guluyo musun bu kadar?

    ReplyDelete
  3. Herkes kendi çapında uzman. Ben değilim arkadaş. Boş işler uzmanıyım ben. Laylaylom uzmanıyım. Trişkadan nağmeler yazıyorum. Öyle anneliği öven, duygu yüklü, çocuğu mucizevi bişii olarak gösteren yazılar boğuyor beni. Herşeyin fazlası zarar.

    tercümanı mısın duygularımın?

    ReplyDelete

 
Designed by Beautifully Chaotic