Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Wednesday, September 3, 2014

Döndüm Bebeyim

Mayıs ayından beri evde yokum. Şu an evdeki manzaraya bakarsak sene sonuna doğru anca toparlarım. Salondaki koltuklar evden çıkarken kırmızıydı. Nasıl koyu gri olmuş hayret. Bembeyaz duvarlardaki kahve ve içki lekeleri çok şeker gerçekten. Halıda da beyaz bir nokta kalmamış. Sanırsın üzerinde 5 ay sığır sürüsü tepinmiş. Yerlerde ne olduğu belirsiz, çıkmamakta kararlı bokumsu şeyler. Pamuklaşmış toz öbeklerini toplayıp yorgancıya versem, çocuğa 6 yaşına kadar kullanacağı yorgan çıkar. Banyodaki aynada kendini görebilmek için epey eğilmen gerekiyor. Bakliyat dolabında oluşan, uçuşan eşsiz bir canlı dünyası. Çamaşırlığa gök taşı çarpmış diye düşünüyorum. Etraftaki toz bulutu eve bohem bir hava vermiş. Doğru ışığı aldığında dolap kapaklarındaki sürreal eserler. Evin camlarından sızmayı başaramayan güneş ışınları. Buzdolabı. Uğruna -evlenirken gri renk olacak diye babamın cebinden çıkacak fazladan iki yüz kaat için- dövüştüğüm o cağnım dolap. Kapağını açtığımda öyle bir tısss'ladı ki. Son nefesini ellerimde verdi sanırım. Henüz ne olduğunu -ve benim için ne kadar değerli olduğunu- tahmin edemediğim kırık eşya parçaları. Bi de fırın. Son yazılardan birinde içini cıncık gibi yapıp bıraktığımı yazmıştım. Durumunu şöyle ifade edeyim; bi insan tarafından ve yemek yapmak maksadıyla kullanılmışa benzemiyor. Daha çok ilkel bi hayvan tarafından ısınmak maksadıyla içine odun atılıp yakılmış gibi. Zaten çıkarmayı bir türlü beceremediğim lekeler almış yürümüş. Yürümüş ama cidden yani, evde leke adam dolaşmış. Oturmuş, kalkmış, yemiş, içmiş..

E niye geldin o zaman bilader di mi. Göçebe hayatı da bir yere kadar. Valizim elimde bir orası, bir burası sallana sallana buldum evimin yolunu işte. Hiçte öyle 'hom sivit hom'luk bir durumum yok. Gelip evi gördüğüm anda "uzaya fırlatılacak ilk füze ne zaman" diye yazdım gogıla. Bunu mu demek istedin dedi "otur bokunla oyna yıwrıcıım". Neyse bakçez bi hal çaresine. İki bavuldan birini toparlarken, beynimin zaten pek çalışmayan sol lobu da burnumdan aktı gitti. Temizlik, çocuk, yemek ve aşırı sıcaklar diye tanımlayabileceğim ev günlerinde, cinnet potansiyelimi varın siz düşünün. İki senedir klima almamız şart diyorum ama duvarın kulağı yok ki. Bişii sorcam duvarların neden kulağı yok? Dediğim şeyler uzay boşluğunda sallanıyor. Geçen yorgunluktan ve sıcaktan uzanmışım azıcık. Sağdan sağdan bi serinlik geliyo. Gözümü açamıyorum ama sağımda pencere olmadığına eminim. Lan ölüyo muyum acaba dedim. Millet ışık hüzmesi görüyor, bana niye sağdan serinlik geliyo falan diye düşünüyorum. Demek herkese ihtiyaca göre muamele yapılıyor diye şeederken baktım bizimki eski bi vantilatör bulmuş gelmiş. Utanmamış, 3500 metre karelik koskoca malikaneye elinde mayalardan kalma pırpırla gelmiş. Geçtik oturduk karşısına. Elele tutuşup buna da şükür, aç değil açıkta değiliz yareppi felan diye sen bi ağla bi ağla. Tam iki serinlemiş kendime gelmişim, akşama ne pişirdin deyince bu "bana ne soruyon? aşağıda italyan aşçı, fransız hizmetli, alman bahçevan, ingiliz piyano hocası, amerikalı tenis hocası, rus yüzme hocası dururken akşama ne pişirdin diye bana ne soruyon??" diye bi başlamışım. Ama kafamın içinde kendi kendime bağırmışım yine. Kendi içime kusmuşum. Baktım dışarı çıkan sesim "akşamdan ısladığım fasılyeylen pilav var, yen mi?" diyor. Şaşırdım ben de ama itiraz eden olmadı, yedik..

Tatilin de adı tatil. İçeriği boktan bi eziyet. Nerde o okulun 3 ay tatil olduğu zamanlardaki tatiller. Sabah gözünü açtığında bebenin gtündeki boku temizleyip ağzına iki lokma bişii tıkacam diye koşturmanın ne'si tatil? Bi de başında "aç o çocuk aç, yediremedin, aç o çocuk, ay yedirmiyor annesi, verse yiyecek çocuk vermiyor, aç o aç, vay biz böyle mi anneydik, vay biz nelerle büyüttük, vay biz neler çektik, vay biz nasıl yedirdik, vay vay vay" diye öten alıcı kuşlar. Aldığım alkol ve ilacın frenlemeleriyle -istenilen, tercih edilen, umulan, beklentileri karşılayan- insan gibi davranabildiğim koskoca bir tatil. Ay bak yine tatil dedim. Anla sen işte. He yaw tatil he. Çocuktan önce öyle alışmışsın ki biçlerde sabahlamaya, öğlene kadar uyuyup kalkınca kahven ve gazetenle keyif yapmaya, akşama kadar denizde boğuşup, kuaför-makyaj-tiskotek üçlemesiyle gece eğlencesine. Birden evinin kadını, çocuklarının anası olunca fişekler patlıyor bi tarafında. Yaşadığı hayattan keyif alanda var tabi. Ben almayan kısımdan sesleniyorum. Lan bırak nesinden keyif alıcam yia. Tam bir düzen oturtuyorsun, huuoop ananesi öğlen uyutmamış/uyutamamış, bebe saat 18'de uyumuş 21'de cin gibi sana bakıyo. E ne zaman uyur annesi? He bekle uyur bekle. Tam yemek saatlerini oturtmuşun, huuoopp babanesi eline çikolata vermiş sana bakıyo "öğlen kabak yaptım yer mi?" Hee yer yer. Ama sorsan "ya sen ne sıkılıyorsun, bize bırak git gez aa, raat ol" Lan bebe gece 12de niye top oynuyo bana bunu bi anlat hele? Sen yedirebilecen mi az önce bir kalıp çokolata yedirdiğin bebeye kabak? Ama annesi?? Ama ne ama ne? Ama sen de gezme bak çocuğuna o zaman! Sen de içme, ilgilen, aa annenin tatili mi olur ayol? Aaa çocuklu kadın töbe töbe yaa! Gez dediysek gez demedik yani! Ay resmen içip eğlenme peşinde pesss! Ay utanmasa tatil yapacak!! He tatil diyodum ya işte. Adı tatil. Gerisi vay evimin pisine, bokuna kurban olduğum..

Nooldu eylül geldi. Millet benimki kadar bebesini kreşe okula veriyo. Biz hala inatla "ay yok şekerim daha erken, ne kreşi, ne okulu, ne şeysi aaa biz bakarız" diye parasızlığımız gün yüzüne çıkmasın istiyoruz. Hani millet bekliyor ya oksforta yollayacak bunnar kesin diye. Lan afedersin zktiriboktan bi okulda bebeyi çiftiğe götürüp at, eşek gösterip, dis is a buk, dis is a teybıl, ay em e tiçır diyecekler diye ben altımdan donumu çıkartıp veremem kardiş. Bilmem ne okuluna vermek için aileden birinin fığansızca bilmesi gerekiyormuş. Gtüm biliyo o olur mu? Yok diğer okul için aylık 1500 tela artı gezi şeysileri varmış, gtümü versem olur mu? Efenime söyliim bilmem ne okulunun yemekleri organikmiş, diğer okulun katkı maddeliymiş, gtüm saf ve katkısız oraya versek olur mu? Şeytan diyo aldığın yere sok bebeyi, hiç uğraşma. Bebenin müzik kulaa var şuraya verin, bebe cin gibi algıları şoolmasın şuraya verin, ay kız bu çok akıllı harcanmasın şuraya verin. Ben diyom niğde bağlarında burnumda sümük, cebimde sapanla pisiklet üzerinde büyüdüm. Çörlz Dögol diyo şu yaşımda (rakamla osyedi) fığansızca kursuna gidip konuşta alak bebeni. Dam üstünde saksağan, gel bize bağzı bağzı. Hayır bi büyük içince en az 3 dili aksanlı, ana dilim gibi konuşabiliyorum ama işte bak konuyu nereye bağlayacam; çocuğunu dilediği okula yollayamayan aile diye bişi yok, az votka var. Bi de kenar mahalledeki kreş var. Veriyon ohh sen raat, ben raat..

Ay uzun zaman oldu biliyorum. Beklediniz, sabrettiniz, tıkladınız, ağladınız ama geldim. Hayata ve yaşadıklarıma tüm isyanımla aha da tam buradayım. Yeni okuyucularıma alla aşkına buranın bi kurgusal hayat olduğunu, benim yalan yanlış şeyler yazdığımı, bana mı diyo lan bu dedirtecek kadar ciddi ama yok la sana demedim raat ol diyecek kadar ciddiyetsiz olduğumu biri hatırlatırsa sevinirim.

Bu aralar bayaa bi efkar sahibi olarak şunu da şuraya koyayım..

Haydin görüşmek üzere..

mobil hareketler

Location:Ev

10 comments:

  1. Gecenin 2:55inde sesli güldüm senin yüzünden 3 çocuk uyanacaktı! Cuk oturmuş. Hangi tatil? Dizlerimde derman yok. Eve gitsem de dinlensem diye bekliyorum

    ReplyDelete
  2. En guzel cocuk baskasinin olan cocuk der ablam ahahah

    ReplyDelete
  3. Gece gece koptum resmen😂iki aylık yazlık tatili dönüşü neredeyse benzer durumdayız.benim cadı 15 aylık yürüme telaşında ve bir sanıye durmuyor😁oynatmama az kaldı💃

    ReplyDelete
  4. Yok zoi, yazdiklarin yalan yanlis olabilemez. Yasamayan bunlari kurgulayabilemez. Kendimden biliom :) zeliha

    ReplyDelete
    Replies
    1. adsiz yorum girip sona isim yazmakla ilgili twitine cevaben: yav belki yalan isim girecez googledan girmioz; belki secenekler icinde bi anonim nedir bilioz en kolayi o. alla alla :)

      Delete
    2. ayol negzel yazmışsın adını işte, sevinmişim ben de ne kızıyon ki :)))

      Delete
  5. Yeni yetmeyken ekşisözlük okurdum, her gece elde bira, sabahlara kadar gezinirdim başlıklarda. Benim için internet oydu. Herkes msnde fink atarken, yonjadan sevgili yaparken zeki insan işi değil yea bunlar diyip ergen triplerine girerdim. Ha ama çok gülerdin çok eğlenirdim. Neyse gel zaman git zaman ekşi ekşidi. Arada uğrar oldum. Artık bende, evlenmiş, doğurmuş, sosyal medya delisi olmuş, internetten alışverişi keşfetmiş bir ev kadınıydım. İnstagramda kendimi kaybedip selfilerden selfilere koşup, "bakım güzel giyindim, mutlu ailem, yakışıklı oğlum, tarzım için yaşar stilim için ölürüm" moduna girmiştim. Takipçilerime kitlem gözüyle bakıyor ve "hayranım sana" "ay çok gizelsin" sözleri ile devleşiyordum. Neyse uzatmayayım gerizekalılaştığımı farkedip instagramı zirvede bırakıp yeni domestik annelerin önünü açmak için hesabı kapattım. Blogger annelerden de sıkılınca e-bay'e düştüm. Çin malı son moda ürünleri 3-5 liraya getirtip, ptt kargonun adımı ezberlemesi için and içtim. Velasıl kelam internet tamda böyleyken bir tesadüfle zoi diye bir gezegene rastladım. Ekşisözlük okuduğum internetin o muzip çiçekli, hin çimenli, cin ağaçlı arka bahçesine geri geldim bir anda. Seni ne Çok beğendiğimi en güzel böyle anlatabilirdin sanırım. Geç oldu ama Merhaba ;)

    ReplyDelete
    Replies
    1. vay lan :)) geç oldu kaybetmeyelim, Merhaba :)

      Delete
  6. Yemin ediyorumki hastayım sana :)

    ReplyDelete

 
Designed by Beautifully Chaotic