Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Monday, October 8, 2018

Hadi Çocum

Yaklaşık 600 dilde, 900 tonlama ve 1001 çeşit ruh hali ile "hadi çocum" diyebiliyorum. Kimi zaman sakin ve sevecen kimi zaman vahşi ve saldırgan. Kimi zaman tir tir titreten bir lodos kimi zaman yanaklarda ılık bir meltem..

Sabahın köründe seni pek ilgilendirmeyen bir durum için alarm tarafından uyandırılıp, kendin yemeyeceğin bir kahvaltıyı hazırlayarak güne başlamak ah ne hoş bilemezsiniz. Akşamdan kendi giymeyeceğin kıyafetleri özenle hazırlayıp "hadi çocum ye, hadi evladım giy, hadi yavrum uzat ayağını" vb. sözcükler ile giydirmeye çalışmak adeta huzura aydınlanan yeni günün kanat çırpışları gibi..

Çoğu sabah kendimi sıkınca vikvik eden oyuncak ördekler gibi "hadi çocum" derken buluyorum.

Yemek yerken ısırıp yanağında beklettiği o parçayı çiğneyip yutması için kullandığım "hadi çocum" tonlaması; gece yarısı, uykunun en tatlı yerinde gümbürdeyen davul sesi gibi kulakları parçalıyor adeta..

Sabah okula giderken ayakkabılarını giymesi gerektiğini yaklaşık 67 kez söyledikten sonraki "hadi çocum" tonlaması; japon kamikaze pilotunun şehrin en kalabalık bölgesine dalışı gibi dehşet saçıyor.

Ödevlerini bitirmesinde ısrarcı olmamamızı rica eden öğretmenini dikkate alarak, diyaframımdan çıkabilecek en kılçıksız, pes sesimle "hadi çocum" diyorum, ödevlerini bitir. Bu öyle bir tonlama ki, elimde meyve kokteyli ile mercan kumların üzerinde dans ederek denize girmeye davet ediyormuşum gibi..

Dişlerini fırçalaması ve yatması gereken o altın saatlerde, tonlamalar ince do sesinden kalın do sesine adeta freni patlamış bir kamyon gibi gitmektedir. "hadi çocum"dan "HADİ ÇOÇOM!!"a giden bir aksiyon-drama filmi..

Hafta sonu park ve eğlence yerlerinde vaktin dolduğu ve eve dönmemiz gerektiğini bildiren çeşitli tonlamalar vardır. Önce insan gibi sabır ve şefkatle anlatmaya başlarsınız; "hadi çocum, bak akşam oldu daha banyo yapacağız, yemek yiyeceğiz". Etraf kalabalık olduğu için bağırmayı tercih etmez anlaşma yolunu seçersiniz; "tamam yarın yine geliriz, bu günlük bu kadar hadi çocum". Ya sabır diyerek bir kaç dakika daha oyuncak ördek gibi başında vikvik edersiniz, "hadi ama, hadi çocum, hadi yeter, hadiiiiii"..

Hala salıncağa yapışıp gitmeyeceğim diye böğürmeye devam ettiğinde etrafa "bakın her yolu denedim görüyorsunuz, bundan sonra yapacaklarım off the record beybiler" bakışı atarak önce salıncaktan parmaklarını sökerek ayırıyor ve karga tulumba dedikleri yöntemle arabaya tıkıyorsunuz.

Bir de baba faktörü var tabi. Ne yazık ki tıp hala kendi kendinle evlenip, kendinden çocuk yapılacak noktaya ulaşmadı.

Çocuğun okulda olması gereken saat - 08:20
Ev ile okul arası 20 dakika
Evden çıkılması gereken saat - 08:00
Çocuğu uyandırma saati - 07:00
Babasının uyandığı saat - 07:59

O bir dakika içerisinde tuvalete giriyor, üzerini giyinip kahve bile içiyor inanabiliyor musunuz?

Işınlanmayı icat etmiş ya da bir şekilde o hıza ulaşmış olabilir.

Cilt cilt kuantum, var oluş, bilinç altı, zamanın göreceliği, olanaksız fizik bilimi kitapları okuyor.

Geçen akşam bana geçmişin aslında hiç olmadığını sadece şu anın gerçek olduğunu, tüm gördüklerimin bir hayal olduğunu ya da hiç olmadığını falan söyledi. Dedim bak bunları ulu orta söyleyip beni konu komşuya rezil etme. Bildiğin sende kalsın. Bilgi nerede? Bilgi içimizde. İçinde yaşa ne okuyorsan.

Herkesin dünyaya bir görev için geldiğini belki de onun görevinin de bana bu gerçekleri anlatmak olduğunu söyledi.

Ben de şöyle dedim; ---- Hadi ordan! ----

No comments:

Post a Comment

 
Designed by Beautifully Chaotic