Ne Aramıştın?

Yeme, içme, gezme, görme, gülme, annelik, babalık, çocukluk, sanat, çizme, boyama, müzik, tiyatro, film..

Wednesday, November 27, 2013

Gençlik Diyeti

Yok arkadaş benim diskoya, bara gidecek yaşım geçmiş. En fazla fasıla, meyhaneye gitmem lazım. Yaş değil bu annelik yaktı beni. Hele bir de kız çocuğun varsa diskolar, barlar işkence.

Geçen bara gittik, sipariş vereceğiz, gencecik bir kız geldi. Ulan bu baya baya küçük be dedim içimden. Verdik siparişi getirdi yavrucak. Canım senin adın ne diye başladım, söyledi, hatırlamıyorum ama Aysel dedi diyelim, Ayselcim kaç yaşındasın yavrum sen, yirmi bir dedi, annen baban nerde yavrum senin, burada ne işin var, bak seni burada zorla çalıştırıyorlarsa söyle bana dedim. Bön bön baktı haliyle. Aysel ben polis değilim anayım ben ana diye vurdum bağrıma.

Yirmi bir ne?

O yaşa kadar emziren var olm. Bebek daha bunlar. Ne işleri var gece gece dışarıda?

Bir önceki yazıda, gecenin pek hatırlayamadığım karanlık kısımlarında, yine muhteşem anne rolüyle iki genci evlatlık edinmişim. İki gün sonra yemek yemeye gittiğimiz yerde hiç tanımadığım bir kız "anneeaaaa" diye boynuma sarıldı. Manyak mısın arkadaşım kimsin sen? Anneaa, annemm diye sarılıyor ama niye? Meğer işte o gece, benim de kızım var, seni ben çok sevdim, anan baban nerde falan diye kendisini nüfusuma geçirmişim.

Ya madem içtin ne bileyim kalk dans et, şarkı söyle, eşinle dostunla muhabbet et di mi. Niye içip içip anne oluyorsun? Ay yapıştı üstüme annelik. Bi de oğlum olmuş. Ozan merhaba yavrum, okuyorsan kapat hemen ve sütünü iç yat çocuğum, yarın işe gideceksin. Ozan'a da bütün gece sorular sorup, bıktırıp, onu da nüfusuma geçirmişim. Gerçi kibar çocuk hala abla diyo. Anne de lan bana!

Yok yok benim diskoluk, barlık olayım bitmiş. Yaş kemale ermiş. Yılbaşından yılbaşına masaya rakı koyan, gece on ikide dansözü izleyip yatan insanların dünyasına hoş geldim. Zaten bebe de gece terörörsü mü ne varmış, akşam yatıyor sabah beşte ağlaya zırlaya uyanıyor. Benim neyime gece eğlencesi. Çoluklu çocuklu kadının saat üçte barda işi ne. En iyisi akşamları çayını, kuruyemişini alıp beyinle dizi izleyecen.

Annem geldi ya onda kaldım bir kaç gün. Kız orada bir şımarık bir laylaylom bi acaip bi tuaf anlatamam. Gece on iki gibi yatıyor, sabah beşte kalkıyor, yedi buçukta tekrar yatıyor, on birde kalkıyor falan böyle saçma bir düzen. Mızmızlık diz boyu.

İki dakika dursana kızım diyorsun kafana kamyonu fırlatıyor. Evet kızın kamyonu var. Motosiklet, kamyon, robotlar, tekerlekli her türlü ıvır zıvır ilgi alanı şimdilik. Böyle tütülü, payetli, tokalı, süslü, saç bantlı minnak kızları gördükçe gidip daha fazla motosiklet daha fazla robot, pantolon ve daha fazla kamyon alasım geliyor.

Ay şekerim ben çocuğuma asla şöyle böyle yapmayacağım dediğim her şeyi yaptım. Savaşçı bir amazon olacak benim kızım. Bu kısımda istikrarım devam ediyor. İki sene sonra oyuncakçıda barbi almadığım için yerde tepinerek ağlamaya başlayabilir tabi. Neyse şu vampir bebekler var en azından onları sevsin.

Kızın düzeni annemde epey bozuldu. Eve gidince yandık diye düşünürken bir de demezler mi "biz izmire gidiyoruz!" Ama yeni geldiniz, daha bir ay olmadı, benim büyük hayallerim vardı, gezicektim, istanbula gidicektim, ünlü olacaktım, kaset yapacaklardı bana! Yapmayın etmeyin dedim, dinletemedim. Sen de gel dediler, kabul etmedim. Düzeni bozuk bebeyle kolum kanadım kırık döndüm evime.

Neyse evi görünce mum gibi oldu bebe. Ananesinin panayırında değil anasının gestapo kampında olduğunu anlayıp yiyip yattı. Sabah beşte yine kalktı ama aman ne önemi var. Uyku gençlere lazım bize değil. Uyuyun yavrum, uyuyun evladım. Vakit varken uyuyun çocuğum..

Hani nisan 59 demiştim de 60.1'e kadar inebilmiştim ya. 64leri tekrar görünce hop dedik noluyo? Hepi topu 4-5 kilo ama gitmiyor.

Hazır alkolden ağzım yanmışken, hazır gaza gelmişken, hazır kendim gibi kararlı birini (canım benim o) bulmuşken haydi dedik bu kilolar gidecek, çuval giyilecek! Şaka yaptıydım ben çuval derken ama işte olay # etiketli bir organize şebekeye dönüştü. Ben de çuval giyecem ulan diyenler arkayı dörtlemeye başladı.

Özel bir uygulama yok. İster kendine uygun bir diyet yap, ister az ye, istersen spor yap. Biz kendimize boyumuzun on sayı altında olacak şekilde bir rakama ulaşmak ve bunu en geç nisan mayısta tamamlamak üzere hedef belirledik.

İnstagram ve tiwitte #cuvalprojesi etiketi ile katılmak ya da izlemek istersen buyur gel, bi yeşil çayımızı iç.

Sende iki kilo ver ne olacak yani.

mobil hareketler
Location:Ev

Wednesday, November 20, 2013

Ve Sonra..

Epey ara vermişim yazmaya. Hiç arayıp soran yok.

16 koca gün olmuş, hadi bak bir kişi sordu nerede kaldı yeni yazı diye, o kendini bilir, bak yazıyorum bunları bir kenara. Şimdi sen de diyeceksin ki arkadaşım bi yazmayacam artık diyosun, iki gün sonra tamam tamam yazıyorum diyosun, bir yazıyorsun bir yazmıyorsun karar ver falan filan.

Gel gitlerim var benim. Evde yırtık gri pijamasıyla oturup bebe büyüten hasta bir kadınım. Sen kimden istikrar bekliyorsun?

Doğum günü davetine katıldık geçen. Bu kadar kalabalık çocukla ilk doğum günü tecrübem oldu. Bir daha ki sefere bu tür organizasyonlarda kaç kişi katılacağını önceden öğrenip, kişi sayısına göre son dakika "ya bizim kızın burnu akmaya başladı bulaşmasın" diye kaçmayı planlıyorum.

Olabilecek en iyi, en güvenli alan olmasına rağmen kulaklarımda uğultu, gözlerimde kayma, dur çocuğum, vurma arkadaşına evladım, çekme örtüyü yavrum, baban nerde senin diye çığırmaktan bir hal oldum. Yaklaşık on bebe desen işte ana babalarıyla otuz kişilik dev kadro, kimse ne yediğini ne de içtiğini anlamadı.

Arada çocuksuz çiftler ve hatta bekarlar da vardı. Bir kaçını tuvalette kıstırıp tartaklama şansım oldu. Çocuğu olmayanlara "şekerim yok artık yaşın kaç başın kaç istesen de olmaz, bak şunlara evin neşesi bunlar" diyerek, bekar olanlara da "ayol seni kim n'apsın şu saatten sonra, bizimkilerin teyzesi ol sen" şeklinde tacizde bulundum evet. Napayım, onlarda elinde şarap kadehiyle koltuğa yayılıp uzaydan gelmiş gibi etrafta bakınmasaydı. On dakika sonra "ay biz daha konsere gideceğiz kalkalım hayatım" diye kaş göz yapıp beni buna zorlamasalardı anlıyor musun.

Bizde geçtik o yollardan. Bizde biliyoruz sevgilinle arabaya binip "ay neydi içerisi öyle cehennem gibi, bas gaza kaçalım aa kafam şişti" diyeceğini. Kaçın kurasıyız?

Annemin gelişini fırsat bilip "çok özledi sizi, öyle sayıklıyor anane diye" sömürüleriyle kızı bıraktım anneme. Maksat sabahlara kadar içip dağıtmak. Öyle de oldu. Sabahlara kadar gezdim. Eve kendimi attığımda ne üstümde montum, ne sırtımda çantam, ne de cüzdanım. Allahtan telefon elime yapışıkta onu kurtarmışım.

Aynaya bir baktım burnumun üstü yarılmış, kafam acıyor, böbreğime baktım yerinde. Ona da şükür. Bizzat benimle eğlenip eve bırakan arkadaşlara sordum "ne oldu lan bana" diye, valla bizde bilmiyoruz çok eğlendik diyip duruyorlar.

Kendime yaptığım otopsi sonucunda, arkadaşın evindeki su sebiline kafa üstü uçmak suretiyle yaralandığıma karar verdim. Üstüm başım birilerinin (canlarım benim saygılar) arabasında, cüzdanım taksicide, gururum yerlerde kaldı. Ulan ne iflah olmaz eğlence anlayışım varmış ya. Levent Kırca tiplemeleri gibi içmenin ne alemi var. Salon kadını ol arkadaşım biraz. İki kadeh şarap içip "ay şekerim valla çarptı" desene sende.

Neyse çok eğlendik diyorlarsa çok eğlenmişizdir. İyi de moral oldu. Annelik kılıfından çıkıp serserilik yapmayı özlemişim. Burnumdaki yarık geçene kadar bazı alkolik hareketlere katılmayı düşünmüyorum. Haftasonları kuzenleri çağırıp çay, gazoz eşliğinde tombala falan oynarız artık.

İki yaş sendromu bekliyoruz hocam. Millet ağzından düşürmüyor. Ay çok inatçı, ay kendini yerden yere atıyor, istemem anne, gelmem anne. Bizim bunlarsız günümüz geçmiyor ki. Bebe kendini bildi bileli sinir krizlerinde. Öyle de alışmışım ki buna rağmen şunu diyebilirim "yani bizimki sakin şekerim". Sakin dediğim oyuncağını elinden alırsan gözünü oyar manasında. Anneme sorsan ben melek gibi çocukmuşum. Kundakta bebekken ağlamaz, sızlanmazmışım. Dayım sesimi duymak için kolumu mıncırırmış.

Yani usluymuşum. Ne sendrom ne birşey. Eline ekmeği ver, köşede bebeğiyle oynasın. Artık bunun babası ne menem bi bebeyse, ne uyuz, ne huzursuz ne haylaz bir bebeyse, o safi pür güzelliğini benden almış kızımın huyları dağdan inmiş çakal yavrusu gibi. İki dakika akıllı ol diye tam çarpacam ağzına, yüzüme bakıp bir gülümsüyor, böyle cennette papatya toplamaya çıkmışım, beyaz eteklerim uçuşuyor gibi hissediyorum.

Şaka lan şaka. Tam çarpacam ağzına iki tane, olm diyorum okumuş eğitimli insansın yakışıyor mu sana diyorum, kıza vuracağına git babasının ensesine patlat bi tane diyorum. Ondan sonra film başlıyor zaten.

Macera, aksiyon, gerilim, drama ne ararsan.

Kim korkar iki yaş sendromundan..

mobil hareketler
Location:Ev

Monday, November 4, 2013

deneme

Annem geldi annem. Artık bolca gezdim tozdum yedim, içtim yazıları yazarım. Umarım. Aradı yoldan "akşama ordayız" diye. Davet bekliyor tabi, evleri kaç zamandır kapalı, yemek yok, ışık yok. "Ayol yemek yaptım, önce bize gelin, yiyip geçersiniz" dedim. Alışık olduğum o memnuniyet sesiyle "eh peki madem akşama sizdeyiz meheh" dedi canım benim.

Adama dedim koş markete, sebze, meyve ne buluyorsan kap gel, ziyafet vericez. Ne yapalım dedi. Anam, babam geliyor artık kuş sütü, erik pekmezi ne buluyorsan getir masaya. Benim elimden çiğ köfte gelir dedi, e iyi ben de lazanya yapayım, iki de salata oh mis. Menü hazır.

Bunlar arabadan iner inmez tuvalete koşar, yoldan geliyorlar, hazır bu bahaneyle banyonun patlak ışıklarını tamir ediver dedim. Oflaya poflaya 3 aydır mumla girdiğimiz lavabonun ışıklarını taktı. Hazırız, bekliyoruz. Kapı çaldı, geldiler, annem altına kaçırmış bile, hemen koştu tuvalete. Babam daha olgun bir davranışla selamlaştı önce, biraz kızı öptü, sevdi, annem çıkınca o da hoop banyoda. Işıkları yanıyor banyonun. Klozeti ortalayıp, aynada kendini görebiliyorsun. İçim rahat yani.

Kızınızın elini sıcak sudan soğuk suya sokmayacağım demişti babama. Popomuz donmadan kombiyi, ayağımıza işemeden banyo ışıklarını yakmaz oldu. Ah anamın evi ah. Sabah lamba patlasa paşa babam öğlene tamirci gönderirdi eve. Nerden nereye..

Yemeklerini yiyip kalktı bizimkiler. Hemen ertesi gün annem aradı. "Kızı çok özledik, akşam doyamadık, yemeğe bize gelin" ay ne demek ayol koşa koşa gelirim diyecekken "baban akşam kızımla torunumu alıp gelsin damat, sende dolaptan eti çıkar dedi" dedi. Dolaptan eti çıkart mı dedi. Uzaktan acıklı bi saz çalmaya başladı o vakit. Baba ocağındaki başı sonu görünmeyen, etlerin, şarabın su gibi aktığı davet sofraları geldi gözümün önüne. Bi de dün akşamki sofra geldi. Etsiz çiğ köfte ve sebzeyle çoğaltılmış 150 gram kıymalı lazanya.

Dolaptan eti çıkartta çocuklar et yesin, sararıp solmuş yavrucaklar, bu adam bunlara bakamamış, evladım gözümün önünde eriyip gidiyor diye nası hayıflandıysa paşa babam. Bi de hastalık var zaten, kızla kuru kuru öksürüyoruz, üzerimizde yere sarkmış yırtık hırkalar. Herifte koç gibi maşallah, hani yemiş yemişte bize vermemiş gibi bi sağlıklı, bi gürbüz. Ah baba ne sen sor ne ben söyleyeyim. Bizim davetten anladığımız tuvaletteki patlak banyo lambalarının tamiratı.

Hey gidi hey. Neyse akşam gidip et yiyeceğiz. Artık utanması gereken utanır masada. Muhtemelen annem eve dönerken artan yemekleri bi kaba doldurup verir elimize. Boynum bükük alırım. Kızım bu adamla evlenmek istediğine emin misin diye sordukları günü hatırlatır gibi gözlerini dikip bakar bana. Napaydım, 30 yaşında kart horozduk, bunu bulduk, ver şu et dolu poşeti, hadi eyvallah diyip çıkarım. Seviyorum ne yapayım. Aşkın gözü kör.

Neyse siz bunları okurken ben hazırlanıp et yemek üzere paşa babamın davetine hazırlanacağım. Umarım en bol etli yerini benim tabağıma koyar annem. Zira yemeyeli iki ya da üç gün oldu, perişanım. Bunları okuduktan sonra kocamın beni döveceği kesin.

Tabi tabi.

Her blog yazısından sonra falakaya yatırıp otuz kırbaç vuruyor. Yazma diyorum diye bağırıyor, dayanamıyorum yazıyorum, çekiyorum cezamı. Beni ele güne, eşe dosta rezil ediyorsun diye nasıl vuruyor pamuk ayacıklarıma sorma.

Hep senin yüzünden.

Sen okuyup inanıyorsun diye..

Lan sen okusan ne, okumasan ne?

Bana ne.

Hadi

Afiyetle kalın..

mobil hareketler
Location:Ev
 
Designed by Beautifully Chaotic